Yazılarımı takip eden değerli okurlarım hatırlayacaklardır. Yaklaşık 25 yıldır Bodrum’un sorunlarıyla ilgili acil eylem planı niteliğinde ortaya attığım her yapıcı eleştiri, her öneri adeta bir kurtuluş reçetesi gibiydi. Gelin görün ki, yıllarımız heba oldu, yaralar kangrenleşti ama kılını kıpırdatan olmadı.
Biz ise hala “vatan kurtaran Şaban” gibi doğruları haykırmaya, olması gerekenleri yazmaya devam ediyoruz, yılmadan usanmadan… Çünkü biliyorum ki, inananlar ve haklı davalarını ısrarla savunanlar eninde sonunda başarılı olur.
Asıl mesele neydi? Bodrum’un taşıma kapasitesi hesaplanmadan, koruma-kullanma dengesi gözetilmeden, yerel değerler ve doğal doku dikkate alınmadan Bodrum’da yapılacak her iş, her yatırım, atılacak her adım Bodrum’un göğsüne saplanmış hançer gibidir.
Şöyle bir düşünelim. Bodrum’un doğası ve ufuk hattı, yerel mimari dokusu hesaplanmadan, dağ-taş gözünüzün alabildiği her yerde üst üste binmiş beton binalarla doldurulursa Allah aşkına söyleyin; Bodrum ne kadar yaşanabilir ve sürdürülebilir bir turizm şehri olabilir? Ama şundan eminim ki, Bodrum şimdiden yatayına dizilmiş beton yığınlarıyla çoktan ”toplu konut kenti” oldu bile. Artık geleceği düşünmek bile istemiyorum, uykularım kaçıyor.
Bodrum’un düştüğü hallere bakar mısınız? Belediyemiz Bodrumlu’ya küfreden bir yatırımcıya(Cengiz İnşaat) anasının aksütü gibi helal diyerek önce ruhsat veriyor sonra da basında çıkan eleştiriler, kamuoyu ve Ankara’nın baskı ve uyarıları sonucu ruhsat iptal ediliyor.
Oldu mu şimdi bu? Doğrusu kafam karıştı. Şöyle ki, 1-Aynı mevzuatlara tabi bir işlem, yeni bir yasal düzenleme yapılmadıkça(ki yok), aynı anda hem doğru, hem yanlış nasıl oluyor?
2-Bu ruhsat madem yasal ve anayasal olarak yanlıştı, yani verilemezdi, niye verildi?
3-Madem ruhsat verme işlemi, imar mevzuatı ve yasalar nezdinde doğruydu da niçin iptal edildi?
4-Üçüncü maddeye göre işlem doğru idiyse iptal edilince yatırımcının yasal hakkını niçin gasbediyorsunuz? Ekmeği ile niçin oynuyorsunuz?
5-Şayet, iptal işlemi ile yanlıştan dönüldü ise, başta olmayacak işi olduran güç ve nedenler nelerdi?
6-Ruhsatın iptal kararı, hangi gerekçelerle alındı?
7- Kazanılmış hakkını kaybeden yatırımcı mahkemeye başvurur da, yürütmeyi durdurma alırsa, hatta maddi ve manevi tazminat davası (itibar zedelenmesi ve hak gasbıyla maddi zarar) açarsa ne olacak?
8-Şayet, ruhsat verme kararı yanlış idiyse(ki iptal bunu doğruluyor) bu yanlışı hangi teknik ve idari ekip yaptı? Bu yanlış kararda kim kimi zorladı. Ve bu yanlışı yapanlar görevlerine devam edecekler mi?
9-Bodrum’da bu şekilde sorunlu başka büyük yatırımlar var mıdır? Varsa onlarla ilgili prosedür nasıl işleyecektir?
10- Vatandaşın bu ucube durum karşısında yetkili/lerin net bir şekilde sebepler ve sonuç hakkında net ve anlaşılır bir kamuoyu aydınlatmasına ihtiyacı yok mudur?
Yanlış anlaşılmasın. Bu soruları ben uydurmadım. Bunlar sağır sultanın bile duyduğu Bodrum kamuoyunda tartışılan sorular. Ben sadece derledim, toparladım.
Tekrar başa dönelim. Bu tür tatsız şaibeli işlerin (doğru-yanlış bilemem.) gündeme gelmemesi, kimsenin zan altında kalmaması için Bodrum’un yasal zemin olan bir yol haritasına ihtiyacı olduğunu şimdi anladınız mı?
Bodrum’u artık “ Boğaziçi İmar Yasası” gibi bir güvence altına almaktan başka çare kalmadı.
Tekrar ediyorum, “Bodrum ortak akıl platformu” acilen kurulmalı. Bu oluşumun moderatörlüğünde, bu güzelim beldemizi 2050 vizyonuna taşıyacak “STRATEJİK PLAN”ın devreye sokulması elzemdir.
Kendimize gelelim bu işin siyaseti olmaz. Önyargıları, aymazlıkları, hayal kırıklıklarını bir tarafa bırakıp “VİRA BİSMİLLAH” diyerek sil baştan Bodrum eylem planına var mısınız? Buna yüreğiniz yetiyor mu?
Yahu anlamıyor musunuz? Bodrum can çekişiyor. Bir daha bu ve benzeri çarpık ve şaibeli olaylarla karşılaşmak istemiyorsak, siyasetçilerimizi, yatırımcılarımızı, bürokratımızı ve Başkanlarımızı daha fazla yıpratmak istemiyorsak, gelin şu “Bodrum anayasası” niteliğindeki çalışmayı başlatalım. Çünkü hastamız yoğun bakıma girmek üzere.
Elimizi çabuk tutalım, bu işin adını koyalım, sil baştan Bodrum’un yol haritası çizilsin ki hiç kimse zan altında kalmasın.
Hoşça kalın.