Ülkemizde, her yeni gün gibi, ironik bir hukuk gündemi ile daha karşı karşıyayız.
Bir sanatçının sahnede, kendi sanatçı arkadaşına sataşmalı bir şakasını üzerine alınan kişilerin, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurması neticesinde, ülkemizde yeni bir hukuki gündem daha patladı. Sanatçı internet hızıyla gözaltına alındı, görülmemiş hızda nöbetçi mahkemece tutuklandı. Peki bu suçun içeriği nedir ya da ne kapsamında değerlendirilebilir diye düşündüğümüzde ise; teknik olarak, belki hakaret, belki aşağılama olarak değerlendirilebilir. Ancak burada, tutuklamaya neden olan suç tanımı, halkı kin ve nefrete tahrik etmek olarak değerlendirilmiştir. Hem mevzuata ve suçun yasallığı ilkesine aykırılık teşkil eden bu tanımlama, aynı zamanda da, komiktir.
Suçun yasallığı ilkesi, kabaca; bir suçun yasada nasıl işlenebileceğinin yasada anlatılmış, açıklanmış olması ve eylemin yasada anlatılan bu işleme yöntemine uygun olmasının gerekmesidir. Burada; sanatçı tarafından kin ve nefrete tahrik etme fiilinin oluşmadığı, konunun aylar geçtikten sonra ancak gündeme gelmesinden, sanatçının kendi kitlesi bakımından, zaten bellidir.
O yüzden suçun yasallığı ilkesine uygun olmadığı için, suçlanması hukuken mümkün değildir.
Diğer yandan, suçun cezasının bile ‘’yatarı’’ olmadığı halde; tutuklama kararı verilmiş olması ise, olayın komik kısmıdır. Bu kişi suçtan ceza dahi alsa; bir hapis cezası uygulanmayacağı ortadayken; burada tutuklama kararının ne kadar anlamsız olduğu sonucuna varmak için, hukukçu olmaya da gerek yok, basit Aristo mantığı yürütülerek varılabilecek bir çıkarımdır.
Edepsizce, saygısızca söylenmiş bir söz olarak değerlendirilebilecek nitelikteki bu söz nedeniyle tutuklama kararı verilmesi sonrası, artık herkesin herhangi bir sebepten tutuklanabileceği anlaşılmıştır. Böylece artık, hukuk sistemindeki çoğun içinde az da vardır ilkesi ile tüm şiddet, taciz ve tecavüz şüphelilerinin de artık ayrıksanmadan, yüce mahkemelerimiz eliyle tutuklanacağını da buradan çıkarabiliriz. Belki de, bu vesile ile bu noktaya varılmış olmasından dolayı bir oh da çekebiliriz. Çünkü bir söz ile tutuklama varsa, şiddet taciz, tecavüze illaki olmalıdır, değil mi? Bir de bu tutuklama hızının, diğer suçlara, özellikle son dönemde, tutuklama zorunluluğu getiren katalog suçların içerisine dahil edilmiş olan, sağlıkta şiddet suçlarına uygulanacağından da, emin olabiliriz artık.
Tutuklamanın bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmasının, hukuk devletinin hukuk devleti olma yolunu tıkayan büyük taş olduğunu bir çok kereler yazdık söyledik, tabii dinlemek ve anlamak isteyene.