Ekmek kavgası,
dün de vardı,
bugün de.
Yarın da olacak.
…
Dostoyevski bu kavgayı,
“Sarayından çık, kenar mahallelerde şöyle bir dolaş. Gör ne sefalet, ne çirkinlikler var! Köpeklerle insanlar yan yana yatıyorlar!.. Bir lokma ekmek için namuslar satılıyor.” diyerek anlatmış.
…
Lev Tolstoy ise;
“Ekmek pahalı, emek ucuzdu” demiş.
….
Ümit Yaşar Oğuzcan’,
“Bütün istediği şu insanların
İnsanca yaşamak
İnsanca ölmek
Biraz hürriyet
Biraz sevgi
Biraz ekmek.” dizeleriyle özgürlük ile ekmeği özdeştirmiş.
Aynen,
“Özgürlük bir lokma ekmek, bir yudum su, uçsuz bucaksız kırlardır o halde.” diyen Frederic Gros , gibi.
….
Yerden alıp, üç kere öperek alnımıza götürdüğümüz,
soframızın nimeti.
kutsalımız.
Ailemizin temel direği.
Sofraya konulduğunda hayatın devam ettiğini, ailenin bir arada, birlikte olduğunu gösteren ekmek, sadece bizim değil, yüzlerce milyon insanın en büyük sorunu.
Ekmeğin önemini Cervantes;
“Bütün acılara dayanılır, yeter ki ekmeğin olsun”, sözleriyle anlatır.
Yunan atasözü;
“Acıkmayan insan, ekmeğin ne olduğunu bilmez” der,
Hiçbir siyasetçi,
ekmek yokluğu/kıtlığı ile sınanmak istemez.
….
Rusya-Ukrayna savaşı,
tüm dünyada “Buğday” krizi yarattı.
Dünya nüfusu 8 milyara yaklaşırken, gıda ve tahıla ulaşmak tüm uluslar için sıkıntı yarattı.
Böyle olduğu için de ülkeler, açlık riskine karşı önlemler aldı.
Çin,
gelecek sıkıntıyı görerek,
dünyadaki tahılların yarısını stokladı.
Çin’i,
Hindistan izledi.
Türkiye,
buğday yüklü gemileri Ukrayna limanından çıkarmak için büyük çaba harcadı.
Çabaların amacı; ülkeyi buğdaysız, ekmeksiz bırakmamak.
Ekmek fiyatlarındaki artışı önlemek.
….
Her şeyde olduğu gibi, ekmek fiyatları da kontrolsüz bir seyir izliyor.
Fırınlar, kafasına göre tarife uyguluyor.
Sürekli artan ve artmaya devam edecek bir görüntü sergileyen ekmek fiyatları halkı olduğu kadar hükümeti de endişeye sevk ediyor.
….
Yaz ayında lahmacunun sosyete plajlarında 300 liraya satıldığı Bodrum’da,
ekmek fiyatları da fırına göre değişiyor.
Aralarında 100 metre mesafe olan iki fırının ekmek fiyatlarında yüzde 20 fiyat farkı oluyor.
Örneğin Ortakent merkezde her zaman kaliteli ekmek üreten fırında beyaz ekmek 4 liraya, kepekli 5 liraya, çavdar 13 liraya satılırken, hemen ilerisindeki fırında beyaz ekmek 5 liraya, kepekli 6 liraya, çavdar ise 15 liraya satılıyor.
Bu arada, ucuz satan fırının ekmeğinin, gramaj olarak, pahalı satana göre daha ağır olduğunu belirtmekte de yarar var.
Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı;
” Türkiye’nin hiçbir yerinde ekmeğin kilogram fiyatı 20 liranın üzerine çıkmayacak” diyor.
Kim dinliyor Balcı’yı,
Yüreğinde vicdan olan, fakir fukarayı düşünen fırıncılar.
Balcı’nın açıklamalarından sonra, fırınları denetleyip, “Neden pahalı satıyorsun” diye soran bir yetkili olmadığı için,
vicdansız fırıncılar, fırsatı ganimet bilip, kafasına göre fiyat belirliyor.
….
Prof. Dr. Özgür Demirtaş; ” Ekmek 10 lira olacak” diyor”.
Ekmek 5 lira olacak, denildiği zaman ” Hadi oradan” demiştik.
Ne zaman ki; benzin 30 lira oldu, her şeye inanır olduk.
Sanki birileri tarafından efsunlanmış gibi, her zammı kabul etmeye, fiyatı ne olursa olsun almaya başladık.
Örnek mi,
karpuzu tane değil, çeyrek almaya.
Domatesi taneyle almaya.
Ekmeği daha ucuz diye bayat almaya.
Kilo yerine, gramla almaya.
İtiraz yeteneğimizi kaybettiğimiz için, ekmek 10 lira olduğunda yadırgamayıp, ” Buna da şükür” diyerek, almaya devam edeceğiz.
….
İlginç olan;
bazı fırınların, zamlı fiyatına itiraz edemediğimiz ekmeğe, daha fazla kar etmek için hile karıştırmaları.
En fazla yapılan hile; gramdan çalmak.
Daha sonra gelen hile ise; beyaz olsun , daha büyük görünsün diye karbonat karıştırmak.
Çavdar ve kepekli ekmeğe, boya katarak, kavrulmuş malt ve karamel kullanarak rengini değiştirmek.
“Glutensiz” denilerek, glutenli ekmek satmak.
….
Ortakent merkezde ekmeği ucuz satan fırıncıya,
“Glutensiz ekmek var mı” diye sorduğumda güldü;
-Bir kamyon un aldığımızda belki bir çuval un glutensizdir…Glutensiz ekmek satıyorum, diyen yalan söyler, dedi.
“Ya pahalı satılan Siyez ekmeği” soruma ise yüzü asılarak cevap verdi;
-Una boya katıyorlar.
….
Büyüklerimiz boş yere ” Ekmek aslanın ağzında” dememiş.
İyi ki bugünleri göremediler.
Görselerdi;
“Ekmek aslanın midesinde” derdi.