Ekonominin düzelmesi ve kur farkı yaralarının sarılabilmesi için; uluslararası piyasada dolaşan paranın bir kısmının ülkemize girmesi gerekiyor. Bunun için çeşitli çalışmalar yapılıyor. Yapılan çalışmalar yama niteliğinde olduğundan ve topyekun bir adım atılamadığından, henüz bir somut gelişme gözlemlenememişse de; uzun vadede etkili yöntemlerle uluslararası sermayenin getirilmesi muhtemeldir.
Tüm yazılarımızda ve söylemlerimizde ısrarla, ekonominin çıkış yolunun uluslararası sermayenin ülkemize girişi ile olacağı ve uluslararası sermayenin herhangi bir ülkeye giriş yapmaya karar alma kriterinin de hukuk güvenliğinden geçtiğini belirtiyoruz. Hukuk güvenliğinden; yani yapılan bir işlemin hukuk denetiminden geçeceğinden; idare tarafından yapılan eylem veya işlemlerin yasalara dayalı olacağından, ticari hayatta da özel hukuk kurallarının işlerliği ve yargılama süreçlerinin makullüğünden, yabancı sermayesini ülkeye getirecek olan yatırımcının, emin olması gerekir.
Uluslararası ticarette ise, bunlar daha da önemli bir noktaya gelir. Çünkü uluslararası para akışı; zaten başka bir ülkeye yatırım yaparak belli bir risk alır. İşte burada hukuk siteminin kendilerini ve paralarını adalet çerçevesinde korumasını beklerler. Bu yüzden de; bir uluslararası para, ülkeye giriş yapmadan önce hukuk güvenliğinin var olup, olmadığını sorgular. Yabancı yatırımcılar; öncelikle hukukçulara, sistemin nasıl işlediğini sorarlar ve hukuk güvenliğine dair şüphe duyarlarsa; ülkeye paralarını getirmezler.
Bu anlamda; son yıllarda ülkemiz bu şartları asgari ölçülerde dahi karşılayamadığından; yatırımcılara, paranızı alın buraya elin, güzel fırsatlar var diyemiyoruz. Desek bile; sonrasında gelen ilk soru; herhangi bir uyuşmazlık olursa; dava süreçleri çok uzunmuş yargılama sistemini bir takım örgütler yönetiyormuş yatırım izinlerini alabilir miyiz, mal sahibi olursak devletin el koymayacağından nasıl emin oluruz soruları ile karşılaşıyoruz. Savaşın yaşandığı bu günlerde, Avrupa ve A.B.D., Rus iş adamlarının malvarlıklarına hukuksuz bir şekilde el koyarken; Türkiye’nin bunu yapmayacağına dair bir garanti istiyorlar.
İşte şimdi, Avrupa ve A.B.D hukuksuz el koyma işlemleri yaparken; Türkiye’nin doğru bir hamle ile güven vaad ederek uluslararası sermayeyi, hukuk güvenliği mevcudiyeti tesis edilecek şekilde ülkemize çekme umudumuz var. Bu umudun gerçeğe dönüşebilmesi için, uluslararası yatırım sermayesinin, artık güven duymadığı Avrupa ve A.B.D.’den ülkemize geçişi için net ve kararlı adımlar atılırsa, beklenen gelişmeyi sağlamak mümkün ve tam da zamanıdır. Buradan ekonomik çıkışın ve yükselişin sağlanması için, en gerekli ve uygun zamandır.