Biz insanoğlu dahil, tüm canlıların tabi oldukları kaçınılmaz bir kural vardır; doğarlar, büyürler ve ölürler. Aynı döngü kentler ve medeniyetler, hatta devletler ve uluslar için de geçerlidir.
Bu gerçeğin en canlı kanıtını Bodrum’da her gün görmekteyiz. Nereyi kazsanız tarih fışkırıyor, ört-bas edilenlere, rant uğruna yok edilenlere rağmen…
Kentsel ve sosyal süreçlerde ölümü daha çok gücünü, cazibesini kaybetme, gündemden düşme veya başkalaşma olarak değerlendirmek daha doğru olur.
Aztek, Maya ve İnka medeniyetlerinin, Batı’ya bilimin kapısını aralayarak reform ve rönesans devrimlerine öncülük eden Endülüs medeniyetinin hayat sahnesinden çekilişlerinin ana nedeni sizce ne olabilir? Hatta kendi coğrafyamızda yaşayıp ta tarihin tozlu sayfalarında yerini alan Hitit, Sümer, Babil, Asur, İyon, Lidya, Frig, Truva, Arzawa, Urartu, Pers, Roma, Bizans ve Osmanlı medeniyetleri için de aynı soruyu sorabiliriz.
Bu can alıcı sorunun cevabını doğru okuyamazsak, Anadolumuzun son mirasçısı. Türk devleti ve milleti için de aynı akıbet kaçınılmaz olacaktır.
Böylesi devasa soruyu sadece ekonomik nedenlerle ve diyalektikle cevaplamak deve kuşu gibi başımızı kuma sokmaktan başka bir şey değildir. Küçük bir ufuk turu sonucunda tarih, felsefe, sosyoloji, antropoloji ve ekonomi bilimlerinin soruya verdiği ortak cevap; YOZLAŞMA ve KİMLİKSİZLEŞME’dir.
Bir toplum kültür, tarih, musiki, gelenekler, folklorik (halkbilimsel) birikimler, kutsallar… vd.alanlarda farklı hegonomik,emperyal,ekonomik ve kültürel kuşatma karşısında kendini ifade etmekten ve yenilemekten aciz düşerse veya öykünmeyi tercih ederse işte o zaman yok oluş veya başkalaşmayla karşı karşıya kalır.
Yozlaşma ve öykünmenin olduğu yerde ise özgünlük, orjinalite ve yerellik kaybolur, yerini sığ bir taklitçilik doldurur. Kentlerin ve toplumların kaderi de böyledir; kendisi olmaktan çıkarlar, başkalaşırlar.
Bu tarihsel süreci Bodrum özeline indirgediğimizde markalaşma sorunsalının ana nedenine ulaşmış oluruz. Mimariden, çevreye, kültürden, müziğe, geleneklere hatta yaşam tarzınıza kadar “siz” olamıyorsanız, sığ ve kötü taklitçilikle MARKA olamazsınız, vesselam. Bir başka deyişle kimliğiniz varsa ancak MARKA olabilirsiniz.
Türk turizmine ebelik etmiş; orijinal ve yerel kültürüyle, tarihi birikimiyle, eşsiz güzellikteki koylarıyla “mavi yolculuk” sektörünün mimarı BODRUM şimdi nerede? Veya nereye savruldu? Soruyu şöyle de sorabiliriz; savrulduğu yerden, geldiği noktadan Bodrum ve Bodrumlu gelecek görebiliyor mu?
Bodrum’u Bodrum yapan değerlere n’oldu? Herkes Bodrum’a siyasi ve ekonomik rant penceresinden baktığı için tepe üstü betona çakılan Bodrum’un beyin travması geçirmesinden daha doğal ne olabilir?
Geçmişe, geleneğe, yöresel özelliklere ve güzelliklere ait ne varsa unutturuldu, tarumar edildi. Aile yapısı, kültürel yozlaşma, çarpık yapılaşma, betonlaşma, çevre, alt yapı, taşıma kapasitesi, koruma-kullanma dengesi açılarından da Bodrum’dan imdat çığlıkları yükseliyor.
Bu tespitleri zaten herkes yapıyor, diyebilirsiniz. Karşılaştığımız bu acı gerçekleri kimse inkar etmiyor ama çözüm dediğinde herkes çil yavrusu gibi dağılıyor. Çünkü; ya ufku yetmiyor, ya yüreği Bodrum için çarpmıyor veya çıkarına dokunuyor.
Ancak her şeye rağmen BODRUM umutsuz vaka değil. Topyekün silkiniş fevkalade mümkün. Zararın neresinden dönülse kardır.
“Peki nasıl olacak o iş?” diye dudak bükerek sorduğunuzu görür gibiyim. Cevabı gayet basit. Bodrum’daki tüm paydaşların ve bileşenlerinin katılımıyla oluşturulacak bir “ BODRUM ORTAK AKIL PLATFORMU” ile yola çıkıp profesyonel bir uzman ekip nezaretinde BODRUM ‘u “MARKA ŞEHİR” yapmaktan başka çare yoktur. Hepsi bu. Ümitsiz değiliz, çözümsüz hiç değiliz.
İşe istatistiki durum tespiti-envanter çalışmaları, arama konferansları ve swot analizleri ile başlanır. Paneller, sempozyumlar ve çalıştaylar sonucunda yerel ve merkezi paydaşlarla birlikte Bodrum anayasası niteliğinde gelecek 5,10,20,30 ve 50 yılı kapsayacak bir STRATEJİK PLAN yürürlüğe konursa işte o zaman Bodrum’u model bir MARKA ŞEHİR yapabiliriz.
Peki bu mümkün mü? İnanırsak niye olmasın?
Hoşça kalın, mutlu ve umutlu olun.