İbrahim Kalın, “Gök Kubbenin Altında” adlı eserinde şöyle der; “Adım atma bilincine ve cesaretine sahip olmayan kişi hedefine hiçbir zaman ulaşamaz.”
Buna risk alma, kararlılık, irade ve hepsinden önemlisi gözü karalık da diyebiliriz. Politik cesareti olmayan, siyasi varlığını bir üst akla borçlu olan kişilerden ne lider olur, ne de başkan. Bu tipler hiçbir zaman kendileri olamazlar.
Siyasette gerçek kahramanlık; riski, yani kaybetmeyi göze alıp alnının akıyla halktan yetki talep etmektir. Hariçten gazel okumak, oturduğu yerden ahkam kesmek, ona buna çamur atmak ise işin en kolay, en kaçamak yoludur.
Yapıcı, uyarıcı eleştiri ve öneri hakkımızı saklı tutmak kaydıyla AK Parti adayı, başarılı yerel yönetici, belediyecilikte yüksek lisanslı Mehmet Tosun’u ve sürpriz bir şekilde, talebi olmadığı halde aday gösterilen CHP’li genç kardeşimiz Tamer Mandalinci’yi kutluyorum. Hak eden kazansın. Liyakat ve çözüm üretmede Bodrum’a daha çok kim faydalı olacaksa onun kazanmasını temenni ediyorum. Parti ayrımı yapmaksızın her iki adayımıza da seçim çalışmalarında başarılar dilerim.
Sokağın nabzına bakılırsa başa baş geçeceğe benzeyen bu yarışın demokrasi şölenine dönüşmesi en büyük beklentim. Zira ikisi de akıllı uslu, saygın ve sempatik insanlar. Umarım kendilerine yakışanı yaparlar.
Bodrum’un güzel havasını, bir seçim hırsı ve siyasi beklentiler uğruna, kimsenin zehirlemesine izin verilmemelidir. Sık sık istismar edilen ortak değerlerimizin siyaset malzemesi yapılmamasına özen göstermeliyiz.
Toplumu kutuplaştırmaya, kamplaştırmaya kimsenin hakkı olmasa gerek. Atatürkçülük, laiklik, inanç ve kıyafetler üzerinden rant devşirme çabaları bir seçim taktiğine dönüştüğü için şimdiden uyarmak istedim. Bodrum seçmeni bu tür modası geçmiş basit algı oyunlarına prim vermeyecektir. Bodrum’un sağ duyusu ve hoşgörü bilinci bu oyunu bozacaktır. Seçmen kaynağı belli olmayan ve kanıtlanmamış, bot hesaplardan yayılan yalan haber ve karalama çabalarına, hatta bölücü tuzaklara itibar etmemelidir.
Bu kirli taktikler karşısında sorulacak tek soru şudur; “kardeşim belgeni göster! Yalan bilgiyi ortaya atan ve iddia eden, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Yani hukuk diliyle (TMK md:6) “Müddei iddiasını ispatla mükelleftir.” Aksi halde müfteridir.
Seçimlerin kaliteli, seviyeli aynı zamanda sevgi ve hoşgörü ortamında geçmesi başta adaylarımız ve propaganda ekibi olmak üzere, hepimizin elinde. Siyaset ahlakı ve kul hakkı bunu gerektirir. Bodrum’a da bu yakışır. Asalet davranışla başlar, sözle yaşar.
Hele antik çağdan bugüne değin hoşgörünün beşiği, sevgi ve toleransın menbaı olan güzel Bodrum; ötekileştirici, bölücü, kışkırtıcı tavır ve taktikleri asla kabul etmez. Bu türden baskıcı ve faşizan taktikler demokrasi aşığı Bodrum’da yaşayamaz. Su akar yolunu bulur. Korkutarak seçmeni konsolide etme çabaları acizlikten başka bir şey değildir.
Tekrar edeyim; Bodrum, soğuk savaş döneminden kalma ideolojik yobazlıklara prim vermez. Özellikle bu seçimde hırçınlaşan kaybeder. Zira seçmen, ortak değerlerimizin siyaset sofrasında meze yapılmasına izin vermez.
Bırakalım adaylarımız projelerini anlatsınlar, onlara fırsat verelim. Kendi aralarında Bodrum’un sorunlarını ve çözüm yollarını medenice arasınlar ve ortak akılda buluşsunlar.
Seçmen aptal değil ya, kimi daha güvenilir ve yetenekli görürse gitsin ona oyunu versin. Bu işin partisi, ideolojisi olmaz. Bodrum’un acil müdahaleye ihtiyacı var. Bodrumlu sorunlarını kimin çözeceğine bakacak, ideolojiye, ağzı laf yapana değil.
Aman dikkat! Yarın yüz yüze bakacağız. Düğünde, cemiyette, cenazede birlikte saf tutacağız. Sonra pişman olacağınız, size yakışmayan siyasi söylem ve davranışlardan uzak durunuz.
Kapışmayı, kalp kırmayı ve ayrışmayı gerektirmeyecek o kadar çok ortak paydamız var ki; Atatürk ve silah arkadaşlarının, Nene Hatunların, Kuvayı Milliye mücahitlerinin bize emaneti olan, uğruna canımızı feda etmekten çekinmeyeceğimiz güzel vatanımızın, al bayrağımızın, engin medeniyetimizin ve zengin kültürümüzün bizi birleştirmesi gerekirken kapışmak, kutuplaşmak, ötekileştirmek, yalan ve iftira siyaseti bize yakışmaz. Öleceksek de, kaybedeceksek de doğruluktan, dürüstlükten, halktan ve sevgi yolundan ayrılmazsak genç nesillere muhteşem bir miras bırakırız. Ya da onlara karanlık bir dünya ve batmış bir Bodrum bırakırız.
Tüm bu sosyal, siyasal ve kültürel gerçekliğe rağmen birileri zenginliğimiz olan farklılıklarımızı kaşıyorsa bilin ki o lanetli ve mikroplu tırnak bizim tırnağımız değildir. Mutlaka bu tuzağın arkasında ajanların ve bölücü terör örgütlerinin olduğunu unutmayalım.
Adaylarımıza yol verelim, müsaade edelim. Projelerini, yapacaklarını, Bodrum’un birikmiş sorunlarını nasıl çözeceklerini bize anlatsınlar. Seçmen sağduyu ve sabırla Bodrum Belediye Başkanlığına kimi layık görür, kimin liderliğine güvenirse onu seçer. Bu kadar basit. Bodrumun kendi geleceğine sahip çıkacağından ve doğru kararı vereceğinden endişeniz olmasın.
Hoşça kalın