28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini de sağ salim geride bıraktık.
Sosyal medya başta olmak üzere görsel ve yazılı basın haddinden fazla kışkırtıcı olsa da, ortaya atılan iddiaların tamamına yakını iftira ve dedikodu niteliğinde olsa da halkın feraseti ve olgunluğu çok şükür bu seçimi kazasız belasız atlatmamızı sağladı. Bunun için bu millet gönül dolusu “TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE, BÜYÜKSÜN” demeyi hak ediyor.
Ortak hassasiyetlerimiz var, müşterek yaşanmışlıklarımız var. Anadolumuzda neredeyse 1200 yıldır aynı kaderi paylaşıyoruz. Dile kolay, 1200 yıl… Millet bunun bilincinde ama siyasetçilerde aynı olgunluğu göremiyoruz.
Hedefe ulaşmak için her yolu mübah gören siyasetçilerimiz, züccaciye dükkanına giren fil misali, kırmadık, incitmedik kalp bırakmıyorlar.
Tahammül veya hoşgörü bu kadar mı zor? İnancı, yaşam tarzı, kılık-kıyafeti, siyasi tercihleri ne olursa olsun kimsenin başkasını kendisi gibi düşünmeye zorlama hakkı yoktur. Tercihler farklı olsa da ortak paydamız olarak insani değerlerimiz ve vatan sevgimiz, yetmiyor mu? İstenilen o tek tipçi toplum özentisi ancak totaliter rejimlerde, faşist iktidarlarda olur. Sandık önümüze konuyorsa ve istediğimiz kişiye oy verme özgürlüğümüz varsa daha niye geriyoruz ortamı anlamıyorum. Hakaretler, aşağılamalar, küfürler, dışlamalar hele çağdaş ve aydın insana hiç yakışmıyor, doğrusu.
Allah’tan milletimizin olgunluğu olası fay kırıklarına mani oluyor da seçim akşamı rahat bir nefes alıyoruz.
Aslına bakılırsa iktidar ve muhalefetin yani, Millet İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı’nın A Takımları, kamuoyu önünde bir helalleşme programı yapmaları gerekmez mi? Tansiyonu düşürmek adına helalleşme asıl şimdi lazım.
Atılan karşılıklı iftiralar, hakaretler, ağıza alınmayacak kırıcı sözler kul hakkına girmiyor mu? Peygamberimiz başkasının dedikodusunu yapan, çekiştiren birine büyük günah işlediğini hatırlatıyor ve uyarıyor. O da; ya Resulallah! Anlattıklarım yalan değil ki, gerçek diyor. Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle cevap veriyor; “Şayet gerçek olmasaydı iftira olurdu“ diyor. Yani bırakın iftirayı, dedikoduyu bile hoş görmüyor.
Başkasının özel hayatına girme alçaklığı başta olmak üzere, seçim boyunca tepeden tırnağa sosyal medya aracılığı ile büyük günahlara imza attık, aslı olup olmadığını araştırmadan, teyide muhtaç olan birçok iftirayı gözümüzü kırpmadan başkalarıyla paylaştık, yani suça, günaha ortak olduk. Seçim boyunca battıkça battık. Eğri oturup doğru konuşalım. Bu hatayı herkes yaptı.
Tekrar ediyorum, esas helalleşme şimdi olmalı. A Takımları böyle bir olgunluk gösterirlerse, en azından siyaset kurumu bir nebze de olsa arınmış olur. Kısacası hepimize siyaseten detoks gerekiyor.
Bunu partilerin A takımları, yani günahın asıl müsebbibleri yapmıyorlarsa biz bari yapalım.
Mesela, geçen haftaki yazımda açıkladığım Muğla Milletvekillerinin tamamının katılacağı “Bodrum Buluşması”nda karşılıklı gönül alma, helalleşme de doğal olarak yaşanmalıdır.
Bodrum Belediye Başkanı Sayın Ahmet Aras’ın bu buluşma zeminini hazırlamasını bekliyoruz.
Böylece fahri hemşehrilik bilinci Bodrum buluşmasıyla perçinlenmiş olur.
Önemine binaen üstüne basa basa belirtmek isterim ki bu buluşma ve bu hemşehrilik bilinci Bodrum için bir dönüm noktası olabilir. Bu fırsatı iyi değerlendirelim. Milletvekillerimizin böylesine sevgi, barış ve hoşgörü içerikli bir daveti geri çevireceklerini düşünemiyorum.
Sayın Aras’tan Bodrum’un geçmişi, bugünü ve geleceği ile ilgili bir sunumla beraber Yarımada’nın sorunları ve acil yatırımları hakkında Sayın Vekillerimizi bilgilendirmesini bekliyoruz. Yoksa yemek ve basına poz vermekten öte bir şey yapmamış oluruz.
Teklif bizden, takdir ise ev sahibi olarak Sayın Ahmet Aras’ın. Bekleyelim göreceğiz, ama bu iş sıcağı sıcağına yapılırsa daha verimli olur. Başarabilirsek Türkiye’de bir ilk olacak olan Bodrum hemşehrilik mutabakatı için var mısınız?
Hoşça kalın
Hoşgörüsüz kalmayın.