Bu hafta köşemi, Türkiye’nin önde gelen marka stratejisti, şehirlerin markalaşması konusunda uluslararası üne ve deneyime sahip araştırmacı, yazar, turizm analisti değerli dostum Muhterem İlgüner’e ayırdım.
Bodrum’un sürdürülebilir kalıcı markalaşması için yeni stratejilerinin belirlenmesi hususunda kendisinden yararlanılabileceğini düşündüğüm Sayın İlgüner’in aşağıdaki yazısını atanmış ve seçilmişlerin ilgi ve dikkatlerine sunuyorum.
Umarım gereğini düşünürler.
“KRUVAZİYER GELİR, HOŞ GELİR!
Dünyada 323 kruvaziyer gemi var. Toplam yolcu kapasiteleri 600 bin. Bu gemiler ile salgın öncesi 2019 yılında 29,7 milyon yolcu taşınmış, 1,8 milyon istihdam sağlanmış ve küresel ekonomiye 154 milyar dolar katkısı olmuş. İstatistikler böyle söylüyor. Kruvaziyer gemi yapımı ortalama 1,5 yıl sürüyor. Bu alanda uzmanlaşmış tersaneler İtalya, Almanya ve Finlandiya’da. Bu gemilerin 500 yolcu kapasiteli en küçüğü 500 milyon dolara maloluyor. Daha büyüklerinin maliyeti ise 1 – 1,5 milyar dolar. Kıyaslama olsun diye yazıyorum, yolcu uçaklarının ortalama fiyatı 100 milyon dolar. Tek bir kruvaziyer gemi, kapasitesine bağlı olarak, 5 ila 15 uçaklık bir filo ediyor. Farklı markalar altında çalışan 100 kruvaziyer gemi sahibi şirket var. 2022 yılında 5,3 milyar dolar olan kruvaziyer turizm pazar büyüklüğünün 2032 yılında 17,4 milyar dolara erişmesi bekleniyor. Büyük iş!
Bu işi ilk başlatan kişinin adı Albert Ballin. “Hamburg – America Line” şirketinin yöneticisi bu vizyoner kişi yük taşımacılığının ötesinde eğlence – dinlence amaçlı seferlerin geleceği olacağına inanmış ve 1891 yılında filoya dahil “Augusta Victoria” gemisini varlıklı turistleri gezdirmek için dönüştürmüş. Teknenin kaba yapısı, yaşanan bazı zorluklar geziye katılanları pek mutlu etmeyince özel tasarım bir gezi teknesi sipariş edilmiş ve 1900 yılı Haziran ayında denize indirilen “Victoria Luise” ilk kruvaziyer olarak tarihe geçmiş.
Türkiye’nin adalar dahil kıyı uzunluğu 8 bin kilometreden fazla. Kıyı uzunluğu sıralamasında dünyada 31. sırada yer alıyoruz. Sadece Muğla ilinin kıyı uzunluğu 1,5 bin kilometre.
Kıyılarımızda 25’e yakın kruvaziyer bağlanabilecek liman olduğu belirtiliyor. Özetle, potansiyel mevcut. 2022 yılı için 900 kruvaziyer gemi ile 1,5 milyon ziyaretçi tahmin edilmiş. Ulaştırma Bakanlığı kaynaklarına göre Ekim ayı sonunda gemi rakamına ulaşılmış; 907. Ancak ziyaretçi sayısı henüz tutmamış; 800 bin. 350 gemi ile Kuşadası ilk sırada, onu 132 gemi ile İstanbul (Galataport) izliyor. Bodrum 85, Çeşme 50 gemi ile üst sıralarda yer alıyor. Bazı limanlar için gemi sayısı şaşırtıcı olmamalı; kapasite önemli. Örneğin, Çeşme’ye yanaşan 50 gemiden 5 bin kişi inmiş, 5 bin kişi binmiş, 10 bin kişi ise transit yolcu. Demek ki küçük kapasiteli gemiler, muhtemel komşu ülke adalarına uğruyor. Bunun yanı sıra, Bodrum’a uğrayan 85 gemideki 73 bin kişi transit yolcu. İzmir 18 gemi ve 48 bin transit yolcu ile listede 7. sırada yer alıyor. Kötü haber 2023 yılı için bazı kruvaziyer şirketlerinin İzmir’i listeden çıkarması. Bu durum ilgili tarafları oldukça üzmüş ve nedenleri konusunda dertleniyorlar: “Dünyaya anlatacak bir hikayemiz yok, niçin bizi tercih etsinler?”
Kruvaziyer turizminin gemi şirketleri dışında uğradıkları şehirlere pek bir ekonomik katkısı olmadığı ileri sürülüyor. Öyle ya, tam pansiyon hatta ekstralar dahil geziye katılan yolcular günübirlik uğranan liman şehirlerinde fazla bir harcama yapmıyor; bir şişe su, bir magnet.
Şehirlerin bu işten kazanç elde edebilmesi için ücret ödenerek ziyaret edilmeye değer yerlerinin olması, satın almaya değecek nitelikte kültürel ürünlere sahip olması, gemilerin mutlaka bulundurmak isteyeceği değerli coğrafi işaretli yiyecek ve içecekleri tedarik ediyor olması gerekiyor. İlginç müzeler, galeriler, çekici anı malzemelerinin satıldığı kültür mahalleri gibi yerler ile gemi mönülerinde adları ile yer alacak coğrafi işaretli ürünler; Peyniri, Zeytini gibi.
Kolay yol tercih edilirse, “şehre kruvaziyer gelsin de nasıl gelirse gelsin” denirse elde turistik broşürler sektör temsilcilerinin buluştuğu fuara gidilir, “bizim limana da bir uğrasanız?” temasları yürütülür, hatta yolcu başına ödenmesi gereken “ayak bastı” parası (liman vergisi) bile üstlenilir. Belki bir süreliğine gemiler o limana uğrar, ancak yolcuların beklentisi karşılanamazsa bir süre sonra rotadan çıkarılır. İşte o zaman İzmirlilerin sözleri kulaklarda çınlar: “Dünyaya anlatacak bir hikayemiz, ambalajlayıp sunacak bir özelliğimiz yok ki; niye gelsinler?”
Bodrum Bunun Neresinde?
Türkiye’yi ziyaret eden kruvaziyerlerin neredeyse yüzde onu Bodrum limanına uğramış. Azımsanmayacak bir rakam. Bu sayısının şehir için önemli bir kazanca dönüştürülmesi konunun bir başka boyutu. Bodrum, farkındalığı yüksek destinasyonlardan biri. Dünya çapında tanınmış simaların özel tekneleri ile ziyareti, bu ziyaretlerin hem gerçek medyada hem sosyal medyada yer bulması önemli etken. Küresel geçerli para birimleri ile harcama yapan ziyaretçilere ihtiyaç çok. Yabancı ziyaretçiler için Bodrum cazibesinin geçici nedenlerden çok kalıcı ve sürdürülebilir nedenlere bağlanacak olması bir başarı hikayesi anlamına gelecektir. Bu durum sezon dalgalanmalarını en aza indirirken kestirilebilir öngörülerde bulunmayı da kolaylaştıracaktır. Alınacak stratejik karar ve atılacak kararlı adımların bu sürece büyük katkısı olacaktır. “Eldekileri nasıl yaratıcı – yenilikçi şekilde dönüştürebiliriz?”. Atılabilecek bir başka adım ise izleme, ölçme ve değerlendirmedir.
Ülkemiz yerel yönetimleri web sitelerini sadece tanıtım için (tek yönlü) kullanırken rakip destinasyonlar tanıtırken tanımak için uğraş vermektedir. Ziyaretçileri, ziyaret nedenlerini, tutum ve davranışları izlemek, anlamak alınacak stratejik kararlara ışık tutacaktır. Bu nedenle ve ısrarla şehirlerin bir dijital destinasyon platformuna sahip olması önerilmektedir.”
MUHTEREM İLGÜNER
Brand Finance Türkiye Direktörü