30 Nisan 2021 günü 7318 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile 1.Haziran.2021 tarihine kadar, düzenlenmiş çeklerin bankaya ibraz edilemeyeceğine dair kanun metni, Resmi Gazete’de yayınlandı. Pandemi nedeniyle, kanunun düzenlenmesinde yeterli bir hazırlık yapılamadan, metnin yayınlandığı, yayınlanmasına müteakip hemen anlaşıldı. Şöyle ki, hem kendisi hukuki sorunlar taşıyan, hem de zaten kaotik olan bu dönemdeki soru ve sorunları perçinleyen, belirsizlik ortamına bu şekilde tuz biber eken bu yasal düzenleme, piyasadaki çek kullananları isyana sürükledi.
Piyasanın genel durumundan kaynaklı olarak, ülkemizde çek zaten vadeli ekonomiye bir dayanak gibi kullanıldığı için, ekonomimiz uluslararası ekonomik sistemlerde düşük puanla değerlendirilirken, bir de vadeli olarak kullanılan çeklerin ibraz edilemeyecek olması, ticaret hayatında, piyasa aktörlerini oldukça rahatsız etti.
Bu düzenlemenin, salgın hastalık döneminde ekonomik bir önlem olarak sunulması, piyasa aktörlerince, kabul edilmedi.
Çek ibraz süresinin ötelenmesinin, piyasadaki çek kullanıcılarının şikayetlerinin de dışında, hukuk mantığında ciddi bir tutarsızlık mevcut. Çünkü çek ibraz süresinin kısıtlanması, bir özel hukuk ilişkisine, devletin müdahalesidir. Bilindiği gibi, özel hukuk ilişkilerinin tarafları, sadece birbirleri ile muhataptır, birbirlerini bağlayan bir karşılıklı ilişki içindedirler. Bu nedenle, çekin ibrazına ve ibraz edilmemesine, çek hamili karar verir. Bu ilişkiye, yani çekin ibraz edilemeyeceğine, devletin müdahale ile karar vermesi, öncelikli olarak, sözleşme serbestisi ilkesine aykırılık teşkil eder.
Çek ibraz süresi düzenlemesi hakkındaki bir diğer yasal sıkıntı ise, çekin ibraz edilmemesinin bir zorunluluk olmadığı, çekin karşılığının bankadaki çek hesabında karşılığının bulunması halinde, çekin ibraz edilebileceği hakkındaki ikincil düzenlemedir. Bu yasal düzenlemenin, özel hukuk ilişkisi içerisinde bulunan kişileri zorunluluk altına bırakmamak üzere, Ticaret Bakanlığı’nın bir tebliği ile düzenlenmiş olması da yine hukukçular arasında görüş farklılığına sebep oldu.
Bir kısım hukukçu, yasal düzenlemede açıkça ibrazı kısıtlayan bir hükmün karşısında Ticaret Bakanlığı’nın tebliğ düzenlemesini, normlar hiyerarşisi içinde, yani yasal düzenlemelerin piramitteki pozisyonlarına uygun olmadığı ve tebliğin, kanunun karşısında bir geçerliliğinin ve etkisinin olmayacağı savunulurken, diğer yandan karşı bir görüş ise, Ticaret Bakanlığı tebliğinin; özel bir düzenleme olması nedeniyle, öncelikli olarak tebliğin uygulanması gerektiğini savunuyor. 7318 sayılı Kanun’da, tartışmadan en ari kalan yasal düzenleme, kambiyo senetlerine ilişkin, icra ve iflas takiplerinin açılmasının engellenmesi ve devam eden takiplerin mevcut aşamada durmasına dair kuralın yaratılması olmuştur. Zaten bu yeterli bir düzenleme iken, ibraz sürelerine müdahale edilmesinden çok, yasal düzenlemeye tabi kılınan dönemde karşılıksız çek suçu oluşmayacağı ve bankaların karşılıksız çek kayıtlaması yapamayacağının düzenlenmesi daha yerinde olabilirdi.
İşte bu tartışmaların sürdüğü bir pandemi döneminde, ekonominin aktörleri ise, kaos sürecine, bir kaotik unsur daha eklenmiş haliyle, sabah sisinde yola revan olmuş şoförler olarak, kazasız belasız ilerlemeye çalışıyor.