Kripto paralar, son beş yılda bir yatırım aracına dönüşerek, yatırım dünyasında bir cazibe unsuru haline geldi. Kripto paralara yatırım yapılabilmesi yatırımcıların kripto paraları alım satım yapabilmesi için, özel borsalar ortaya çıktı. Bu borsalar devlet denetimine tabii borsalar olmaktan çok ancak birer sanal platform olarak nitelendirilebilir. Bu platformlar, sanal olarak kripto paraların alım satımına aracılık etmeye devam ederken, gündeme bir anda bu platformlar tarafından yatırımcıların kripto para satın almak için ödediği bildiğimiz klasik anlamdaki paralarının hırsızlandığı ve bu şekilde yatırımcıların mağdur edildiğine dair iddialar gündeme geldi. Böylece platformların yetkililerinin, yatırımcıların paralarını hırsızlayarak yurtdışına kaçtığı meselesi ülkenin salgın hastalıktan sonraki en önemli meselesi haline geldi.
Bu konuda, işin hukuki yanı ile yatırımın kendisinin taşıdığı riski birbirinden ayırmak gerektiği de bu olaylar neticesinde ortaya çıktı. Öncelikle kripto paraların yüksek riskli yatırım araçları olduklarını kabul etmek gerekir. Bu kabulün gerekliliği ise; kripto paraları çalıştıran özel borsaların hukuki sistem dışında olmasından kaynaklanıyor. Güncel olarak kripto paralarla ilgili işlemleri yapan özel borsaların, henüz hukuk mevzuatımızda düzenlemesi yok. Bu yüzden yatırımcıların, bu borsalara para yatırması halinde, devletin bir koruma taahhüdü olmadığı gibi, kripto paraların hırsızlanmasına ve dolandırıcılık konu edilmesine ilişkin cezai bir müeyyide de hukuk sistemimizde tanımlanmış değil. Kripto paraların hırsızlanması, fiziki yani devlet eliyle basılmış paraların çalınması anlamına da gelmiyor. Günümüzde hukukun, teknolojinin bir getirisi olan kripto paraların peşinde getirdiği konularda yasal düzenleme yapılmasında geride kaldığını ve uyuşmazlık konularını tespit edip çözmekte geciktiğini söylemek gerekir. Diğer yandan, dolandırıcılığa konu edilen kripto paraların karşılığının, Türk Lirası veya başka paralar aracılığıyla yatırımcının kendi isteğiyle ödemiş olduğu gerçeği karşısında, yasal mevzuatın tanımladığı şekliyle, bir dolandırıcılık suçu da oluşmuş diyemiyoruz. Yasal sıkıntılardan birisi de işte bu noktada, yasadaki tanımlamaların mevcut duruma uygun olmamasından kaynaklanıyor. Yatırımcılar, aslında paralarını herhangi bir şirkete göndermiş oluyor ki, bu ödemelerin sorumluluğu da tamamen şirketin kendisinin üzerindedir. Kendisine para gönderilen şirket, mağdur yatırımcının zararını gidermezse, bu konuda devletin bir hukuki koruma yöntemi henüz yok. Yani aslında borsa olarak tanımlanan ve yatırımcıların kripto para alıp sattığı platformlar, sadece özel şirketlerden ibaret. İşte kripto paralara yatırım yapılmasındaki riskin ilki bu alanda doğuyor.
Kripto paralara yatırım yapılmasındaki bir diğer risk ise, kripto paraların arz ve talep dengesine göre fiyatının değişmesi üzerine gerçekleşecek olan kayıp kazançtır ki; bu her türlü yatırım aracında da söz konusu olan bir risktir. Bu risk, yatırımcının her türde yatırım ürününde almak zorunda olduğu bir risktir. Kaldıraçlı tahvillerdeki kayıp kazanç riskinden daha fazla bir risk taşımadığı söylenebilir. Bu risk yatırımın doğasından kaynaklandığı için, zaten yatırımcının aldığı bir risk.
Mevcut mevzuattaki hukuki düzenlemelerin eksikliklerinden dolayı, para kaybeden yatırımcıların mağdur edilmesinin önüne geçilmesi için, hukuk devletine uygun olan devletin regülasyon yapmasıdır. Çünkü devlet dediğimiz sistemin görevlerinden birisi de, bu gibi riskli alanları düzenlemektedir. Hatta regülasyon devletin asli görevidir. Bir vatandaşın, başka bir vatandaşa, hangi yol ile olursa olsun, iradi olarak zarar vermesine devlet sistemi müsaade edemez. Nasıl devlet, Rekabet Kurumu ile Sermaye Piyasası Kurumu veya Kişisel Verilerin Korunması Kurumu ile yasal düzenlemeler çerçevesinde denetim yaparak buna uyulmasını bekliyor ve gereğinde uymayanları cezalandırıyor ise, kripto para borsaları ilgili de yasal düzenlemeleri yaparak, yatırımcıların mağduriyetlerinin önlenmesi gerekir. Kripto paraların kullanılmasını ya da mevcut sistemin içerisinde alınıp satılmasını yasaklamak yerine, geleceğe yönelik bir adım atarak, hem yatırımcıların mağduriyetini engellemek hem de teknolojideki treni kaçırmamak adına devletin en kısa zamanda, yasal düzenlemeleri yapması beklentisi içerisindeyiz.