Bodrum, tüm Yarımada ve Mumcular dahil, hayat pahalılığının zirve yaptığı, yaşam maliyetinin Anadolu’nun herhangi bir ilçesine göre kat be kat arttığı, yaşanmaz bir yer oldu.
Ev kiralarına bakıyorsunuz, bir memur maaşının tamamı bile yetmiyor. İş yerleri desen bir başka alem; kiralar artmış demiyorum, uçmuş, resmen uçmuş. En yakın Milas ve Yatağan’a göre neredeyse iki katı. Velhasıl Bodrum’da yaşamak her kesim için daha da zorlaşıyor. Hele memurlar için sürgün yeri. Bu durumda memur ne yapsın? Banka mı soysun, hırsızlık mı yapsın, rüşvet mi alsın?
Özellikle ve öncelikle devletin kamu kurumlarından verim alması için tüm memurların konut ihtiyacını gidermesi gerekir. TOKİ binlerce konut yapıyor. Bodrum gibi yerler için özel bir statü geliştirilemez mi? Zararı yok, mülkiyeti devlette kalsın ama memurlarımız TOKİ’nin yapacağı konutlara piyasa değerinin yarısı kadar kira ödesin. Bu sistemin adı da KUR-TOKİ (Kurumsal Toki) olsun.
Daha geçen hafta Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan tüm zamanların en büyük konut kampanyasını açıkladı. Buna göre TOKİ aracılığıyla 250.000 adet konut yapacak olan devlet Bodrum’a 1000 adet “kurumsal Toki” mi yapamayacak? O halde sorun nerede? Ya biz derdimizi anlatamıyoruz ya da işi bilmiyoruz.
Kulağımıza lojman proje haberleri geliyor ama sayısı devede kulak gibi.
Artık Bodrum’un lojman sorunu kabak tadı verdi. Acilen gereken neyse yapılmalı, bu iş çözülmelidir. Yoksa memurları ve Bodrumluları daha zor günler bekliyor. Devlet, Bodrum’a memur göndermekte zorlanacak. Böylece kamu hizmetlerindeki bu kemiyet ve keyfiyet kifayetsizliği vatandaşı mağdur edecek.
Devlet hastanesinden tam olarak zamanında ve verimli hizmet alamıyoruz. Okullarımızda kalite her geçen gün düşüyor. Bodrum’a öğretmen, doktor, memur dayanmıyor. Formülünü bulan kaçıyor, bulamayan istifa ediyor. Edemiyorsa, yarı aç yarı tok sürünüyor.
Sonra da, vay efendim öğretmen öğrencisine niye özel ders verirmiş? Doktor niye grev yaparmış, niye özel hastaneye kaçarmış? Alır da, kaçar da kardeşim. Ne yapsın, taş mı yesin? Gayri yasal ve gayri ahlaki hiçbir eylemi tasvip etmiyorum ama zor oyunu bozuyor.
Bu dünya böyle gitmez. Bodrum’da huzur, kalite, verimlilik ve etik değerler bekliyorsak bir yerden başlamalısınız.
Yahu anlamıyorum! Yatırımcıya onlarca hazine arazisi satılırken, kapasitenin üstünde dağ-taş konut yapılırken oluyor da memura gelince niye 1000 adet lojman arazisi tahsis edilemiyor?
Yerel siyasetçilerimiz ise iktidarıyla – muhalefetiyle “kayıkçı kavgası” yapmaktan Bodrum’un ve halkın sorunlarına birlikte çözüm aramaya, birlikte proje üretmeye ve Ankara’nın kapısına dayanmaya vakit bulamıyorlar, zannımca…
Eteğimizdeki taşı dökelim, hep beraber Bodrum için bir şeyler üretelim. Tarihte Bodrum yedi defa batmış diye bir hikaye vardır. Sekizinci batıran da biz olmayalım.
Hatırlayınız, bu köşede, Avrupalı kışın doğalgaz sorunu ve hayat pahalılığı nedeniyle Türkiye’ye akın edecek, herkes gardını alsın, hazırlığını yapsın diye, duyurdum. Kimse kılını kıpırdatmadı. Bu kadar aymazlık, ilgisizlik hatta beceriksizlik olur mu? Hiç olmazsa sektör olarak bir araya gelin. Konuyu enine boyuna tartışın. En azından bir yerden başlayın. Ne gezer, öcü geliyormuş gibi köşe bucak kaçtılar.
Alın size VARAN-2; Şimdi seferberlik kaçkını Rus turist akını var. Demek ki bizim Bodrum olarak kış turizmini ıskalama şansımız yok. En azından 10 ay turizm için şimdiden hazırlıklara başlamalıyız. Kimse alınmasın, gücenmesin ama vaziyet bundan ibaret. Her konuda ilgisizlik aymazlık diz boyu.
Bodrum’un şahsi ve siyasi çıkarların ötesinde etik ve entelektüel bakış açısına, yönetim anlayışına ihtiyacı var. Aslında bu potansiyel, Bodrum’da fazlasıyla mevcut ama kimsenin işine gelmiyor. İktidarıyla muhalefetiyle, siviliyle-kamusuyla kimse “ kral çıplak”, şu kralı bir giydirelim demiyor.
Yerel, milli ve insani hassasiyetlerin yeşermeye fırsat bulacağı bir Bodrum’da buluşmak ve yaşamak temennisiyle…
Hoşça kalın.