Millete hizmet etme ilim ve sanatı olması gereken “siyaset kurumu”, sosyal ve kültürel yozlaşma sonucu entrika ve rant cambazlığına dönüştüğü için bu seçimde işimiz yine zor. Dolayısıyla parayla adaylık sırasının satıldığı bir arenada adil bir seçim de mümkün değil.
En büyük dileğimiz Ankara ile itişip kakışmayan, çözüm odaklı düşünebilen adayların seçilmesidir. Bodrum özelinde duam ve temennim odur ki; vicdan ehli, kul ve kamu hakkına el sürmeyecek kadar şerefli, helal süt emmiş adaylarımız yarışsın. Mecburi meziyetler olmazsa olmazımızdır amma velakin ehliyet ve liyakatı da göz ardı edemeyiz. Donanım yani tecrübi birikim yoksa işimiz yine zor. Acemi kaptanların ipe un sermesinden, mazeret üretmesinden bıktık artık. Bodrum olarak sorunlarımıza ama fakat lakinsiz çözüm istiyoruz, o kadar!
Bodrum’u yönetmeye talip Başkan adaylarına önerim odur ki; Kucağınızda bulacağınız devasa sorunların maliyetlerini hesap etmeden, tanımadan, üzerinde çalışmadan sakın ortaya atılmayın. Kendinizi yaktığınız gibi Bodrum’u da yakarsınız. Çünkü Bodrum’un kaybedecek bir saniyesi bile yok.
Niye bu kadar kesin ve sert söylüyorum? Öncelikle hesabi değil, hasbiyim. İkincisi karşılıksız platonik bir Bodrum sevdalısıyım. Son olarak da siyaseten ve iktisaden hiçbir bir beklentim yok. Allah korusun, olamaz da. O nedenle açık ve net konuşuyorum, kimseye diyet borcum yok. Önerilerimi dikkate alan kazanır, almayan yanlışlara devam eder. Vebal bizden gitsin, söylemesi, yazması bizden.
Mesela masada bekleyen en sıcak su meselesinden başlayalım. Büyükşehir kapsamında Muğla’mızın genel nüfusu 1.050.000.’dir. İstanbul’un genel nüfusu ise 16 milyondur. Yani Muğla’nın 6 kat fazlası. 16 milyonluk İstanbul’da İSKİ barajlar dahil 140 farklı noktadan su tedariki yapmaktadır. Bizim MUSKİ ise 1 milyonluk nüfus için birkaç baraj dahil 3146 farklı noktadan suyu yarım yamalak anca temin edebilmektedir. Peki bu neyi ifade ediyor? Öncelikle gerek maliyetler gerekse kaynaklar açısından sürdürülebilir bir şey değildir. Muhtarlıklar döneminden kalanlar dahil, kuyudan su çekmek büyük bir enerji gideri demektir. Bu da ister istemez tüketicinin faturalarına yansıyacak. Halbuki yasal hiçbir engel olmadığı halde Büyükşehir, MUSKİ bugüne kadar güneş panelleri kurarak niçin kendi enerjisini üretmemiştir? Daha vahimi, hesapsız mirasyedi gibi sürekli yeraltı su rezervlerine yüklenmek ne derece sağlıklıdır? Bunun sürdürülebilirliği nedir?
Su temini yatırımlarına ilaveten kayıp- kaçak açısından mutlaka sil baştan değiştirilmesi gereken ana ve ara dağıtım hatlarının değişim maliyetini hesaplayan, para kaynağını araştıran ve suya adam akıllı kafa yoran adaylarımız var mıdır bilemiyorum. Varsa buyursunlar açıklasınlar, bu köşede yayınlayalım.
Tekrar ediyorum büyükşehiri yönetmeye talip adaylarımızdan ricam, 3146 noktadan su tedarikinin enerji, arıtma, iş gücü ve zaman olarak maliyetini lütfen hesaplasınlar. Ondan sonra er meydanına çıksınlar.
Sadece su mu? Trafik, arıtma, kanalizasyon, çevre, sosyal ve çevresel donatı alanları…Sırada bekleyen, ötelenmiş diğer yatırımlarla birlikte Bodrum’un en az 20 milyar tl kaynağa ihtiyacı var. O halde hodri meydan. Yüreği ve aklı yeten iş başına.