Kördüğüme dönüşen, yaşam kalitemizi olumsuz etkileyen ve bir türlü çözüme kavuşturulamayan olumsuzluklardan sonra Bodrum seçmeninin önümüzdeki yerel seçimde daha seçici olacağını ve etik kriterlere öncelik vereceğini düşünüyorum.
Partiden ziyade ehliyet ve liyakat esaslı bir tercih keyfiyet değil, insani bir mecburiyettir. Partiler aday tespitinde yanlış yaparsa seçmen bu sefer parti kimliğini bir tarafa koyup Bodrum’u yönetebilecek, sorunların üstesinden gelebilecek, etik değerleri olan, adil ve dürüst adaya yönelecek. Bunu ben söylemiyorum, halk böyle düşünüyor.
İbni Haldun’un ‘’Gayri memnunlar medeniyet kuramazlar.’’ Sözünden hareketle sadece şikayet ve dedikodu ile Bodrum’a bir şey kazandıramazsınız. Önemli olan eleştiriyle birlikte öneri sunmak, çözüm yolları göstermek ve işin takipçisi olmaktır. Yapıcı ve onarıcı eleştirilerden kimsenin üstüne alınmaması gerekir. Bir şeyler yanlış gidiyorsa birileri bunu söylemeli değil mi? Aksi takdirde Başkana ve ekibine kötülük yapmış oluruz. İftira ve çıkar odaklı olmayan tüm uyarılar yöneticiler tarafından kaale alınmalı ve gereği yapılmalıdır. Aksi takdirde bu aymazlığın ve megalomanik hezeyanların faturası ilk seçimde önünüze konur.
Tabii bu arada üslup da çok önemli. Seçilen seçeni anlamaz, dinlemez ve onun dilinden konuşmazsa maçı baştan kaybeder. Öfke kusan, kışkırtıcı, ötekileştirici, tedavülden kalkmış ideolojik kalıplarla insanları kategorize eden ve üstencil tavırlarla seçeni yok sayan seçilmişlerin ikinci sefer aday olmaları, olsa da seçilmeleri bir hayli zordur. Herkes adımını ona göre atmalı. Bodrum seçmeni bu sefer işi sıkı tutacak. Sokağın sesi öyle diyor.
Adalet ve cesaret de işin bir başka boyutu. En büyük endişem Bodrum’u yönetecek başkanın kim olacağına Bodrumlunun değil de büyük rant gruplarının karar verecek olma tehlikesidir. Bu rantiyeciler var ya!!! Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Burnunuza gelen pis kokular hakkında partilerinizin yetkili organlarını hemen uyarmanız gerekir. Bunlarda dini-iman, vicdan, doğa – çevre, hak – adalet ve Bodrum hassasiyeti yoktur, bunların tek derdi vardır; PARA… Göreceksiniz arkadan dolanıp birkaç adaylara birden sponsorluk yapacaklar, işi şansa bırakmayacaklar. Bodrum’un geleceği onları hiç ama hiç ilgilendirmez. Partilerin ve adayların şimdiden bu zevata karşı uyanık ve mesafeli olmaları gerekir. Bu sefer hep birlikte oyunu bozmalıyız. Seçmen de bu süreci hem gözetlemeli, hem de denetlemeli. Onun için bize özellikle bu sefer adil, cesur, önünü görebilen, geleceği okuyabilen vizyoner aday lazım.
Savaş sanatı ustası SUN TZU der ki; “Akıllılar dövüşmeden kazanır. Cahiller kazanmak için dövüşür”, “Öyle zaman gelir ki; samimi arkadaş ve helal paradan daha nadir hiçbir şey bulunmaz”, ‘’Bütün insanlar şu üç şeye muhtaçtır; EMNİYET, ADALET, REFAH’’.
Bu durumda Bodrum için en büyük temennim; dövüşmeden kazanacak, hak yemeyecek, adil, korkusuz ve stratejisi olan, Bodrum’u marka şehir yapacak bir başkan. Daha fazla beklemeye tahammülümüz kalmadı, zira Büyük İskender bizi şöyle uyarıyor; “EĞER BEKLERSEM GENÇLİĞİMİ VE CESARETİMİ KAYBEDECEĞİM.’’
Son olarak şunu da belirteyim; Her şeyden önce Bodrum’un bütüncül bir yeniden sosyo – kültürel ve sosyo-ekonomik yapılandırmaya acil ihtiyacı var. Onun için diyorum ki; öncelikle sormamız gereken hangi parti veya hangi aday değil, HANGİ BODRUM? Olmalıdır.