Aylardır üstüne basa basa yazıyorum, meramımı herkese anlatmaya çalışıyorum. Artık Bodrum bu yükü kaldıramaz. Acil bir şeyler yapmamız lazım.
Yüzölçümü kapasitesiyle asla örtüşmeyen aşırı ve kontrolsüz/kuralsız yapılaşmaya bağlı olarak SOS veren alt yapı, trafik, ekolojik denge, çevresel hijyene bağlı olarak sıfır açık-çöp sorunu, turizmde çeşitlilik gibi konularda Bodrum hep hazırlıksız yakalandı, hep de statükoya ve ranta karşı gol yedi.
“Yeter söz Bodrumlu’nun!” diyen mangal yürekli yiğitleri bekledik yıllarca. Tabii bu iş karizmayla olmuyor. Çağdaş Yönetişim ve demokratik normlarıyla örtüşen bir yerel yönetim modeline ihtiyaç vardı. İnşallah bu kadar yaşanmışlıklardan sonra sesimize kulak veren olur.
Öncelikle arama konferanslarına, sempozyumlara, çalıştaylara, SWOT analizlerine, alt yapı/ veri oluşturacak istatiksel veri analiz çalışmasına ihtiyacımız var.
Aynı zamanda gelecek vizyonu kapsamında yerel jeo-stratejik, sosyo-politik durum tespiti ve toplumsal talep ve beklentilerin de tespit edileceği bu tarama çalışması olmadan yukarıdaki sihirli ve entel kavramların ve etkinliklerin bir işe yaramayacağını, gaz almadan öte geçemeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Nitekim, 11-12 Haziran’da bir arama konferansı yapılmış. Bodrum Belediyesi ve BOTAV (ki o da Belediye sayılır) ilçedeki sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere meslek odalarına ve kent konseyine haber vermeden yaptığı bu arama konferansında Bodrum’un sorunlarının ortak akılla giderilmesi amacı güdülmüş.
İyi de, anlamadığım bir şey var; “ortak” olmadan “ortak akıl” nasıl olacak? Ayrıca, ortak akıldan önce “ortak payda” zemini oluşturmak gerekmez mi?
En önemli soru işareti; bu konferansa elinizdeki hangi donelerle girdiniz? Sorunların kaynakları üzerinde çalışma yapılmış mıdır? Toplumun beklentileri, elimizdeki veriler, hedefler, gelecek vizyonumuz üzerinde Belediyemizin bir ön çalışması olmuş mudur? Peki elimizde mukayeseli – karşılaştırmalı istatistik, envanter çalışmalar, bilimsel raporlar oluşmadan neyi arayacağız?
Bu şekliyle bu arama konferansı olsa olsa eskilerin tekrarı veya “ölü doğum” olabilir. Zemini sağlam olmayan hiçbir iş başarıya ulaşamaz.
Bir de son günlerde bu çalışma modellerini gündeme taşıdıkça, “bakın işte yaptık, artık kesin sesinizi” babından bir işe yarayabilir. Buna rağmen gündem odaklı olması bile hiç yoktan iyidir.
Bir haftadır Bodrum basınında “davet edildik-edilmedik” kavgası almış başını gidiyor. Edilseydiniz de ne değişecekti ki sanki? Merak etmeyin ”Protokol görevi” dışında varlığınızın ve fikirlerinizin başkaca bir anlamı olmayacaktı. Onun için çok şey kaybetmiş sayılmazsınız.
Bu olay bize gösteriyor ki Bodrum STK’larının Belediyeden ve bürokrasiden bağımsız özgür ve yansız bir yapılanmaya ihtiyacı var. Asıl sorun da budur. Buraya odaklanmamız lazım. Demem o ki; BODRUM’da öncelikle köklü bir zihniyet devrimine ihtiyaç var.
Çünkü, müdahale geciktikçe, açığı da yarayı da kapatmak mümkün olmayacak. Hatta Bodrum öylesine yaşanmaz hale gelecek ki (geldi bile),
“durdurun Bodrum’u, inecek var” desek bile salimen inemeyeceğiz. Beslediğimiz çıkar ve rant odakları bizi Bodrum’dan atacaklar.
Ancak bizim Bodrum’u terk etme lüksümüz yok, burda doğduk, burda büyüdük, anılarımız var ve burda ölmeye kararlıyız. Biz Bodrum’u satmayacağız ve terk etmeyeceğiz vesselam. Peki nasıl olacak? Safları sıkıştırırsak, siyasi ve ideolojik komplekslerimizi bir kenara bırakırsak pekala olur.
Hoşça kalın!
Kurban bayramınız mübarek olsun!