Kurban Bayramını geride bırakırken, ruhumuzda bıraktığı izler üzerinden bir ufuk turu yapalım isterseniz.
Bayramını Bodrum’da geçiren bir milyon civarındaki misafirimizi alnımızın akıyla vukuatsız olarak işlerine, memleketlerine uğurlamış olmanın huzurunu ve mutluluğunu yaşamak güzel şey. Emeği geçenlerden teşekkürü esirgememek gerekir.
Başta Kaymakamımız Sayın Bilgehan Bayar’a, Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Aras’a, güvenlik güçlerine ve belediye personeline şükranlarımızı sunuyoruz.
Her şeyi eleştirmek, her şeye karşı gelmek gibi bir üslubum yoktur. Her zaman yıpratıcı ve motivasyon bozucu hırsa dayalı eleştirilerden uzak durmalıyız ki Bodrum’a katkımız olsun. O nedenle en büyük erdem; ’’doğruya doğru, eğriye eğri’’ diyebilmektir. Ancak, yetkililerin de eleştirilere kulağını tıkamaması, öneriler istikametinde çalışma programlarında rötüş yapmaları hem onların başarısını perçinler, hem de daha yaşanır Bodrum’u birlikte kurgulamış oluruz.
Bir beyin fırtınasına, bir ortak akıl havuzuna dönüşmesi beklentisiyle kaleme aldığım yapıcı ve eleştirel yazılarımın geç de olsa, isim zikredilmese de gündeme oturması doğrusu umutlarımı yeşertiyor.
Aynı duygularla Bayram izlenimlerimi paylaşayım ki, olur ya birilerinin dikkatini çeker, bir gönül yarasına merhem olur.
Ulusça bizi sağlıklı ve güçlü bir şekilde geleceğe taşıyan, milletimizin yapı taşı olan kültürel değerlerimizi iliklerimize kadar hakkıyla yaşayamazsak, yeni kuşaklarımıza güvenli ve özgür bir vatanı miras olarak bırakamayız.
Üç yüz yıllık küresel gelişmeler bize gösterdi ki; emperyalist güçler bir ülkeyi sömürmek, talan etmek, bir milleti mahvetmek istiyorlarsa öncelikle tarihi, kültürel ve inanç genleriyle oynayarak işe başlarlar. Afrika’da, Ortadoğu’da, Asya’da, Türkiye’de… Hep aynı taktiği uyguladılar ve genellikle başarılı oldular.
Bu süreçte ‘’Oryantalizm’’ aparatı sektör olarak Batı Emperyalizminin sömürge stratejisine hizmet eden gizli misyoner faaliyeti olarak hala aynı coğrafyalarda çok etkin bir şekilde varlığını sürdürmektedir.
Demem o ki; kültürel, geleneksel ve tarihi değerlerimizden koparsak özümüzle bağımız gevşer ve başkalaşırız. Böylece emperyalizmin yutmasına müsait kıvama gelmiş bir toplum oluruz.
O nedenle eski tadında olmasa da Kurban Bayramı özelinde dini ve milli tüm bayramlarımıza, geleneklerimize, kültürümüze büyük bir coşkuyla yaşatmamız geleceğimiz açısından çok önemlidir.
Değerlerimiz, milletimizin harcıdır, tutkalıdır, hatta yapı taşlarıdır. Onlar yıpratılır veya yok sayılırsa millet, vatan, bayrak hatta özgürlük kavramları da aşamalı olarak anlamını yitirecektir.
Bayramlarımızın önemini ve misyonunu bir de bu açıdan bakalım ki; neleri ıskaladığımızı ne ürpertici hatalar yaptığımızı hatta kendi manevi varlığımızı nasıl tehlikeye attığımızı daha iyi görelim.
Kısaca, dini ve milli bayramlarımız asırların birikimi olarak toplumsal barış, kardeşlik ve bekamız için önemli bir misyona sahiptirler.
Bayramlarımızı elimizden geldiğince yaşayalım ve yaşatalım. Bilinsin ki halkımızın kutsallarına, bayramlarına, tarihine ve milli değerlerine savaş açmış her kim varsa kaybetmiştir ve kaybetmeye mahkûmdur.
Hoşça Kalın.
Bayramsız kalmayın