Yağmur,
Hatay’ın göz yaşı oldu.
….
Ankara,
kör.
Çadırlara giren seli görmüyor.
….
Ankara,
sağır.
Depremden kurtulup,
çadırlarda soğuk, açlık ve sel ile mücadele eden on binlerin feryadını duymuyor.
….
Ankara,
ikili oynuyor.
Kameralar açıkken vadediyor, kameralar kapandığında vadini unutuyor.
….
Hatay,
çamur içinde.
Depremzedeler,
çamura mahkum yaşamaktan utanıyor.
Ankara,
pişkin, utanmıyor.
….
Ankara,
saray üzerine saray yaptırıyor.
Hataylı,
su basmış çadırlarda ölmemek için mücadele ediyor.
….
Ankara,
göçmenler için,
yüz bin briket ev yaptırıyor,
eşyalarını eksiksiz döşüyor.
Hatayı,
çamur içinde yaşamaya mahkum ediyor.
….
11 ilimize cehennemi yaşatan deprem,
en büyük yıkım ve ölümü Hatay’a yaşattı.
Ankara;
tüm imkanları Adıyaman’a kullandı.
Hatay’ı unuttu.
İkinci gün de Hatay’ hatırlamadı.
Ankara,
Hatay’ı,
sosyal medyadaki çığlıklar sonrasında
üçüncü gün hatırladı.
….
Üç gün kritikti.
Hatay’daki ölümlerin yarısı,
üç günde gerçekleşti.
….
AFAD,
Hatay’da AFET oldu.
Ankara,
ölümlere alet oldu.
….
Ankara,
şaşkın
AFAD,
beceriksiz.
Toprak, bazı yerlerde de az mıcır üzerine kurulu çadırlardaki perişanlık,
85 milyonu ağlatıyor.
Ekrandaki görüntüler,
“Nerede bu devlet!” diye isyan ettiriyor.
….
Ankara,’nın derdi,
koltuk.
Yeniden seçilmek.
Yandaş medya,
Hatay’ı unuttu,
Kılıçdaroğlu’nun oylarını bölmek için,
rakip adayları parlatıyor.
….
Ankara;
“Hatay’ın demografik yapısını değiştirmeye kimsenin gücü yetmez” diyor.
Doğru söze ne denir.
Siz varken,
hiç kimse değiştiremez.