Mavi yolculuğun başladığı Kissebükü’nde kıyı eylemi yaptılar Turizm Bakanına çağrıda bulundular “Doğaya beton dikerek turizm yapılamaz”
Bodrum’da mavi yolculuğun başlangıç noktası olan Kissebükü’nün imara açılmaması için 20 yıldır eylem yapan Bodrumlular bu kez Özür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi ve Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’nın eylemine sahne oldu. Eylemciler bugüne kadar arkeolojik ve doğal sit alanları ile korunan Kissebükü ve Adalıyalı koylarında turistik tesis yapacak Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a seslendi “Doğaya beton dikerek turizm yapılamaz, projeyi iptal et. Yasalar açık; kıyılar özel mülk olamaz, ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır.” dediler.
Bodrum’da mavi yolculuğun başlangıç noktası olan Kissebükü’nün imara açılmaması için 20 yıldır eylem yapan Bodrumlular bu kez Özür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi ve Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı’nın eylemine sahne oldu.
Bodrum ve Milas ilçelerinden gelerek Kissebükü sahilinde toplanan ve ellerinde “Kıyılar Hepimizin “Kıyılar Halkındır” “Denizler Nehirler Sermaye Değiller” “Tıyılardan Elini Çek” “Yapılaşma İstemiyoruz” dövizleri taşıdı, Kıyılar Halkındır Halkın Kalacak ve Yasayı Uygula İşgali Kaldır, sloganları attı.
Kissebükü koyunda dinlenen tatilcilerde eylemcilere destek verdi.
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA KIYI EYLEMLERİ DEVAM EDECEK
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı adına açıklama yapan Selda Yeter ”Kıyılar hepimizin ortak yaşam alanıdır! Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu uygula! Bugün, Türkiye genelinde kıyı hareketleri olarak eş zamanlı bir araya gelerek bu talebimizi dile getiriyoruz. 18 Mayıs’ta kuruluşumuzu ilan ettikten sonra, yaz sezonu boyunca yerel kıyı ekosistemlerindeki tahribat ve işgallere karşı mücadelemizi sürdürdük. Ayrıca, birleşik gücümüzle Türkiye’nin kıyı politikalarını etkileme çabamızı da devam ettirdik.
Bugün burada ve Türkiye’nin dört bir yanında, Anayasa ve Kıyı Kanunu’nun uygulanması gerektiğini güçlü bir şekilde vurgulamak için toplandık. KIYIDA olarak, kıyı ekosistemlerini korumak ve kıyılara herkesin eşit ve ücretsiz erişimini savunmak için mücadele ediyoruz. Kıyıların sadece insanlara ait olmadığını, deniz ve kara ekosistemlerinin buluşma noktası olan bu alanların tüm canlı ve cansız varlıklarını koruma ilkemizin temel çıkış noktamız olduğunu belirtiyoruz. Bu nedenle, kıyılar halkındır yerine, kıyılar hepimizin diyoruz.
Yalnızca kıyılar değil; dereler, nehirler, göller ve ormanlar da hepimizin. Yakılan ormanlar, maden uğruna yok edilen ağaçlar, iş makineleri tarafından tahrip edilen toprak da hepimizin. Her bir yangın, milyonlarca canlının yok olmasına neden oluyor. Bu nedenle tüm yaşam alanlarımızı birlikte savunuyoruz.
Bununla birlikte, kıyıların ciddi ölçüde işgal altında olması nedeniyle denize ve kıyılara ulaşmakta zorluk yaşıyoruz. Bu duruma işgal diyoruz, çünkü Anayasa’nın 43. maddesi ve Kıyı Kanunu’nun özellikle 5. ve 6. maddelerine göre, kıyıların kullanımında kamu yararının gözetilmesi zorunludur ve herkesin kıyılara serbest şekilde erişmesi güvence altına alınmıştır. Kıyı hareketleri olarak, yasalardan aldığımız güçle kamusal haklarımızı savunuyoruz. Yasalar açık; kıyılar özel mülk olamaz, ticarileştirilemez ve tamamen özgür bırakılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yeter açıklamasının devamında, “Türkiye’nin özellikle son 22 yıllık AKP-MHP iktidarı döneminde hukukun her düzeyde ihmal edildiği, Anayasa ve birçok kanunun uygulanmadığı bir süreçte olduğumuzu biliyoruz. Tam da bu nedenle, adalet ve hukuku savunarak kıyılardaki tahribatı ve işgali durdurmak için Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu uygula diyoruz!
Daha önce de kamuoyuna duyurduğumuz ve yakından takip ettiğimiz üzere, ÇŞİDB’nin “Kıyılar Halkındır” adıyla başlattığı projede birçok yeni “halk plajı” açılacağı ve bu kıyıların bir anonim şirket olan MUÇEV tarafından işletileceği belirtilmişti. Bu örnek bile kamu kurumlarının yasalara ne kadar uzak kaldığını ve sermaye temelli politikalar nedeniyle halkın kamusal haklarının nasıl ellerinden alındığını açıkça gösteriyor.
Bizler, Türkiye’deki tüm kıyı hareketleri olarak, birleşik gücümüzle bu gidişata dur diyoruz. En temel yurttaşlık talebimizi bir kez daha haykırıyoruz: Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu uygula! Kıyı savunucuları olarak, kıyıların yıkımına ve işgaline izin vermeyeceğimizi, ticarileştirilmesini kabul etmeyeceğimizi belirtiyor ve Anayasa ve Kıyı Kanunu’nu uygula kampanyamızı başlattığımızı duyuruyoruz. Tüm kıyılar özgür kalana kadar mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Kıyılar hepimizin. Hepimiz KIYIDA’yız! Denizler, nehirler, sermaye değiller!” diyerek açıklamasını sona erdirdi.
TURİZM BAKANINA ÇAĞRI YAPTILAR “DOĞAYA BETON DİKEREK TURİZM YAPILAMAZ”
Özgür Kıyılar Bodurm İnisiyatifi sözcüsü Güney Şirin ise yaptığı açıklamada Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet nuri Ersoy’a seslendi. Şirin “ Turizm ve Kültür Bakanı sayın Mehmet Nuri Ersoy’a çağrımızdır. Özel işleriniz Kamusal görevinizin önüne geçmesin. 2 gün önce Kissebükü’nde arkeolojik yapıların ortaya çıkarılmasını büyük bir gururla anlattığınız Geleceğe miras Kissebükü Antik Kenti tanıtım toplantısı yaptınız. Yapılan kıymetli çalışmalarda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Adalıyalı Kissebükü’nden ayrı değildir. Bugüne kadar sizin şirketiniz ETS TUR ve sizden önceki şirketlerin projeleri, bölge halkı ile yaşam savunucularının tepkisi ve mahkeme kararlarıyla iptal edildi.
Adalıyalı da Geleceğe miras bırakılması gereken önemli doğal alanlarımızdan biridir. Bölge halkının özgürce denize girdiği işgale uğramamış çok nadir koylarımızdan biridir. Binlerce insanın ekmek yediği, ülkemizin tanıtımında önemli yer tutan MAVİ TUR’un 70 yıllık en önemli duraklarındandır.
Başta nesli tükenmekte olan Akdeniz fokları olmak üzere milyonlarca canlının nefes alabildiği yaşam alanlarındandır” ifadalerini kullandı.
DOĞAYA BETON DİKMEKLE TURİZM YAPILAMAZ
Şirin açıklamasının sonunda ise “Artık yeter! Tüm doğal alanlarımızı yok ederek, kıyılarımızı işgal ederek turizm yapılamayacağını anlayın diyoruz. Doğaya beton dikmek ile turizm yapılamaz.İspanya da 5 yıldızlı otel sayısı 545, ülkemizde 5 yıldızlı otel sayısı 705 2023 yılı turizm geliri; İspanya 86 milyar euro, Türkiye 48 milyar eurodur. Dünya da tüm canlıların müşterek yaşam alanlarını betona dönüştürerek sürdürülebilir turizm yapılabilmiş bir tane örnek yoktur.Sayın bakan; doğal alanlarımızı yok ederek tüm canlıların ortak yaşam alanı olan kıyılarımızda sözde halk plajı açmanızı istemiyoruz, kanunu uygulayın ve işgalleri kaldırın!Hepimizin olanı lütuf olarak sunmaktanda vazgeçin. Anayasal olarak herkesin eşit ve ücretsiz kullanım hakkı olan kıyılarımızdaki işgallerinizde emekliye ücretsiz şezlong lütfunuzuda iade ediyoruz.
Gelin hep birlikte doğal ve kültürel değerlerimize sahip çıkalım. Ülkemizin her karışından tarih fışkırıyor. Arkeolojik ve doğal alanlarımız üzerine beton dikmekten vazgeçelim” dedi.