Muğla’daki hastanede radyasyon dozu iddialarının odağındaki teknikerler, suçlamaların iftira olduğunu, iddia sahibi doktorun taciz sonrası ifşa olunca bu konuyu gündeme getirdiğini ve hastaların aldığı dozların altında imzası olduğunu belirterek, yüksek doz vermenin teknik olarak mümkün olmadığını savundu ve konuyu ilk savcılığa taşıyanın kendileri olduğunu vurguladı.
Muğla Yenigün gazetesinden Osman Akça’nın haberine göre, Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde hastalara yüksek ya da düşük dozda radyoaktif madde verildiği yönündeki iddiaların odağındaki teknikerler konuştu.
Yargısız infaz yapıldığını savunan teknikerler, tiroid sintigrafisinde kullanılan radyoaktif maddenin miktarının cihazın ürettiği dozla sınırlı olduğunu ve fazla doz verme ihtimalinin teknik olarak mümkün olmadığı dile getirdi.
Olayın iftira kampanyasına dönüştürüldüğünü belirten birim çalışanları, “5 yıldır yüksek doz verildiği iddia eden doktorun görevi yüksek radyasyon ile ilgili denetimi yapmak ve varsa bir ihlal derhal müdahale etmek. Ancak iddia sahibi doktor 5 yıldır birimde olmasına ve hastalara verilen dozların altında imzası bulunmasına rağmen bu iddiayı kadın çalışma arkadaşımıza tacizde bulunup ifşa olduktan sonra ortaya atmıştır.” ifadelerini kullandı.
“İFTİRA İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde hastalara yüksek ya da düşük dozda radyoaktif madde verildiği yönündeki iddialar kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, hastane çalışanlarından çarpıcı bir açıklama geldi. Nükleer Tıp biriminde görev yapan teknikerler, iddiaların asılsız olduğunu, olayın bir iftira kampanyasına dönüştüğünü öner sürdü.
“KONUYU İLK SAVCILIĞA BİLDİREN BİZİZ”
Teknikerler tarafından yapılan açıklamada, konuyu ilk kez adli makamlara taşıyan tarafın kendileri olduğu belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
“İddiayı ortaya atan doktorun taciz ve tehdit nedeniyle kadın personelimizin talebine istinaden 27.03.2025 tarihli mahkemece verilmiş 3 ay uzaklaştırma kararı bulunuyor. Olayın başlangıcı, bazı doktorlar hakkında alınan uzaklaştırma kararı sonrası bizim tarafımızdan yapılan şikayetlerdir. Ancak konuyla ilgili medyada yer alan haberlerde bu durumdan hiç bahsedilmemiştir.”
“HASTALARA VERİLEN DOZLARIN ALTINDA İMZASI VAR”
Teknikerler, “5 yıldır yüksek doz verildiği iddia eden doktorun görevi yüksek radyasyon ile ilgili denetimi yapmak ve varsa bir ihlal derhal müdahale etmek. Ancak iddia sahibi doktor 5 yıldır birimde olmasına ve hastalara verilen dozların altında imzası bulunmasına rağmen bu iddiayı kadın çalışma arkadaşımıza tacizde bulunup ifşa olduktan sonra ortaya atmıştır.” ifadelerini kullandılar.
“YÜKSEK DOZ VERİLMESİ TEKNİK OLARAK MÜMKÜN DEĞİL”
Açıklamada, tiroid sintigrafisinde kullanılan radyoaktif maddenin miktarının cihazın ürettiği dozla sınırlı olduğu ve fazla doz verme ihtimalinin teknik olarak mümkün olmadığına dikkat çekilerek,
“Kullanılan teknesyum jeneratörünün verdiği radyoaktif doz sabittir. Bu doz, günlük en fazla kaç hastaya yetiyorsa o kadar hasta çağrılabilir. Kaldı ki bu madde 6 saatlik bir yarılanma süresine sahiptir. Yani zamanla yarışarak yapılan bir işlemden söz ediyoruz. Fazlası zaten kısa sürede etkisini yitiriyor.” denildi.
“HASTALARI GEREKSİZ YERE 3 KEZ ÇAĞIRDI”
İddialarda bulunan doktorun, bir hastayı adenozin verildiği halde verilmediğini söyleyerek aynı görüntüleme için üç farklı günde yeniden çağırdığına dikkat çekilen açıklamada, “Bu durum hastayı gereksiz radyasyona maruz bırakmaktır. Ayrıca kalp sintigrafilerinde kullanılması gereken adenozin maddesi verilmiştir. Bu da belge ile ispatlanabilir” denildi.
“DOKTORUN GEÇMİŞTE DE SORUNLU DOSYALARI VAR”
İddiaların odağındaki doktorun geçmiş görev yerinde çeşitli adli dosyalarının bulunduğu da öne sürülen açıklamada, “Taciz, mobbing, darp ve tehdit gibi konulardan 6 ayrı adli dosyasının bulunduğu bilinmektedir. Bu kişinin yaptığı ‘pet şişe’ deneyine dayanarak vücutla ilgili bilimsel olmayan kıyaslamalar yapması mesleki yeterliliğini sorgulatmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
Teknikerler, bazı günler fazla ilaç kalmasına rağmen iddialarda bulunan doktorun inisiyatifiyle bu ilaçların çöpe atıldığını belirtti:
“Mesaiyi erken bitirmekle suçlanmamıza rağmen, aksine bazı günler gece 23.00’e kadar çalıştığımız, cumartesi günleri mesai yaptığımız hastane yönetimi kayıtlarında mevcuttur. Yoğun hasta yüküyle çalıştığımız merkezimizde mesaiden kaçma durumu kesinlikle söz konusu değildir.”
“DENETİMLER ALTINDA ÇEKİM YAPTIK, HİÇBİR USULSÜZLÜK YOK”
Açıklamanın sonunda teknikerler, bir yıl boyunca pratisyen hekim gözetiminde kamera kayıtları eşliğinde çalıştıklarını ve bu süreçte hiçbir usulsüzlük tespit edilmediğini vurguladı:
“İddialar nedeniyle hastane yönetiminden ilave denetim talep ettik. Yaklaşık 1 yıl boyunca pratisyen hekimler eşliğinde her tetkik kayıt altına alındı. Bu sürede tüm çekimlerde sorumlu doktorların onayı ve kaşesi mevcuttur. Aynı döneme ait hastalar hakkında şimdi yapılan iddialar, gerçekle bağdaşmamaktadır.”
BAKANLIK AÇIKLAMASINA VURGU YAPILDI
Sağlık Bakanlığı’nın Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nükleer Tıp Merkezi’nde hastalara fazla dozda radyoaktif madde verildiği iddialarına ilişkin açıklamasına da atıfta bulunulan açıklamada, “Bakanlığın Sağlıklı Çözüm sayfasından yapılan açıklamada, söz konusu iddiaların ciddiyetle ele alındığı ve sürecin Bakanlık müfettişleri tarafından yürütülen disiplin ve denetim soruşturmaları kapsamında değerlendirildiği belirtildi. Konunun sağlık hizmetlerine özgü tıbbi ve mesleki boyutlar taşıdığı vurgulanarak, yetkin akademik uzmanlardan oluşan bilirkişi komisyonunun gerekli değerlendirmeleri titizlikle gerçekleştirdiği ifade edildi. Yapılan incelemeler sonucunda, hasta mağduriyetine yönelik olumsuz bir bulgu tespit edilmediği kaydedildi.” ifadelerine yer verildi.
SİNTİGRAFİ ÇEKİMLERİNE VE HARD DİSKLERE EL KONULDU
Öte yandan; Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla Nükleer Tıp Merkezinde geriye dönük tüm hastaların sintigrafi çekimlerine ve bilgisayarların hard disklerine inceleme yapılmak üzere el konulduğu öğrenildi.