Zeytinlik alanların madencilik faaliyetlerine açılmasına yönelik düzenleme TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda sert tartışmalara ve fiziki müdahaleye sahne oldu. 3213 sayılı Maden Kanunu’na geçici madde olarak eklenmek istenen teklif, zeytinliklere geçici tesis kurulmasına kamu yararı gerekçesiyle izin verilmesini öngörüyor.
Muhalefet milletvekilleri, toplantıya zeytin üreticileri, çevre hakkı savunucuları ve hukukçuların da katılmasını talep etti. Ancak Meclis korumaları, “listede yer almayan kimse içeri alınamaz” diyerek buna izin vermedi. Bu karar, AK Parti ve muhalefet milletvekilleri arasında gerilime yol açtı.
Komisyon Başkanı Mustafa Varank ile CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal arasındaki sözlü tartışma, AK Parti Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu’nun Sarıbal’ı itmesiyle büyüdü. Ardından komisyonda fiziki müdahale yaşandı; bazı muhalefet vekilleri elleriyle masaya vurarak düzenlemeye tepki gösterdi.
ŞEVKİN: “ÜRETİCİYE VE ÇEVREYE KAPILAR KAPATILIYOR”
CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, komisyondaki protestoya ilişkin sosyal medya hesabından açıklama yaparak, “Zeytinlik alanların madenlere terk edilmesini amaçlayan ucube bir kanun teklifi dayatılıyor. Komisyon görüşmelerine zeytin üreticilerini ve çevre temsilcilerini almak istemeyen iktidar temsilcilerini protesto ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Düzenleme, 1939 tarihli ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılatılması Hakkında Kanun” ile çeliştiği gerekçesiyle eleştiriliyor. Söz konusu kanunun 20. maddesine göre:
“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinliklerin vejatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.”
‘BİZ BU TOPRAKLARI VERMEK İSTEMİYORUZ’
Meclis önünde açıklama yapan İkizköy Mahalle Muhtarı Nejla Işık, şunları söyledi:
“İkizköy’den, Akbelen’den, Karacahisar köyünden, Çamköy’den, Milas’tan, Yatağından, Muğla’dan yollara düştük. Niye düştük? Tek bir şey anlatmak için yollara düştük yine. ‘Bu kaçıncı’diyoruz. Bu kaçıncı torba yasa? Öyle bir yasa takılmış ki kafaya… Madenlere ne zeytin bırakılacak, ne toprak bırakılacak, ne mera bırakılacak, ne doğa orman bırakılacak.
Biz de şunu tekrar hatırlatmak istiyoruz; üreten çiftçiler olarak bizleri görün diyoruz. Biz de insanız diyoruz. Biz vermek istemiyoruz bu toprakları diyoruz. Biz bu topraklarda doğduk, burada üretmek istiyoruz ve yine burada bu toprakla buluşup bu toprağa canımızı teslim etmek istiyoruz. Ve siz inatla elimizden almaya çalışıyorsunuz. Biz bunu kesinlikle istemiyoruz.
‘ŞİRKETLERİN, ZENGİNİN, GÜÇLÜNÜN DEĞİL KÖYLÜNÜN YANINDA OLUN’
2022 yılında yine bir torba yasayla karşılaştığımızda zeytin hasadındaydık ve zeytin hasadını bırakıp yine Ankara yollarına düştük. Burada gördüğünüz bu köylüler, ben de dahil bırakın Meclis kapısını, adliye kapısının önünden geçmemiş insanlarız. 6 yıldır hakkımızı aramak için, sahip olduğumuz değerlerimizi elimizde tutmak için mücadele ediyoruz ve hep şunu söylüyoruz; şirketlerin değil, zenginin değil, güçlünün değil, köylünün, fakirin, fukaranın, çiftçinin, işçinin, yalnız bizim yanımızda olun.
Çünkü bizler o zeytin ağaçlarını yetiştirirken babalarımız, dedelerimiz ayakları naylon, çorap görmedi bile. Yalın ayak o dağdan tepeden zeytini alıp, getirip, omzunda taşıyıp, bizim için evlatları, torunları için ve şunu söyledi; ‘hiçbir şeyim yoksa bile kurda, kuşa nasip olsun. Faydam olsun, bir dua edenim olsun’ diye dikti bu zeytin ağaçlarını. Bir kömüre feda edilemez. Bunu söylüyoruz yıllardır. Toprağımıza uzanan eller kırılsın diyoruz.
‘GEREKİRSE AÇLIK GREVİNE GİRECEĞİZ’
Şimdi neyimizi bıraktık biliyor musunuz tarlamızda? Buğdaylarımızı bıraktık, yulafımızı, arpamızı bıraktık, susamımızı, nohutumuzu, mercimeğimizi bıraktık, soğanımızı, sarımsağımızı… Bir yıldır emek verdiğimiz her şeyi tarlada bıraktık. Biçer döverler topraklarda kaldı. Çünkü biz bugün buraya gelmezsek bunların hepsi elimizden alınacak. Biz buna müsaade etmeyeceğiz.
Gerekirse tekrar söylüyoruz; burada yatacağız. Gerekirse açlık grevine gireceğiz. Zeytinin kıymetini bilmiyorlar demek ki. Bir zeytin ağacı nasıl yetişir bilmiyorlar ki defalarca torba yasayla önümüze koyuyorlar. Bizim sesimizi duysun. AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne sesleniyorum özellikle. Çünkü muhalefet partisi burada, devam bizimle. Akbelen’in, İkizköy’ün haksız durumunu 6 yıldır gözler önüne seriyor.
‘EĞER BİZ ÜRETMEZSEK SİZ ŞEHİRDEN YİYECEKSİNİZ’
Sözümüz, sesimiz olun. Bu sadece İkizköy’ün Akbelen’in meselesi değil, tüm Türkiye’nin meselesi. Karadeniz’de ormanlar gidecek, fındık bahçeleri gidecek, çaylar gidecek, tarım gidecek, hayvancılık gidecek, arıcılık gidecek, çiftçi bitecek. Eğer biz üretmezsek siz şehirden yiyeceksiniz?
Bizim yüreğimiz sıkıştı. Biz akşam 7’de çıktık yola. Biz hayvanımızı bıraktık, her şeyimizi bıraktık. Yine yollara düştük, düşeriz. Ama bu komisyon geri çekilsin. Köylünün sesini duyun. Çiftçinin sesini duyun. Biz de insanız. Bu kadar kolay değil. İnsanların emeğine, alın terine, toprağına, zeytinine, ağacına, meyvesine çökmek, şirketlere çökülmesine izin vermek bu kadar kolay olmasın. Kimse malına mülküne güvenmesin. Yarın ya da yarından da yakın hepinizin malına mülküne çökecek bu yasa.
O yüzden bu mücadele insanca onurlu bir yaşam mücadelesidir diyoruz ve herkesi mücadelemize sahip çıkmaya, sesimize ses olmaya tekrar buradan davet ediyoruz. İkizköy’ün Akbelen’de yetişen çiçekleriyle geldik. Akbelen’de yetişen zeytiniyle geldik, zeytinyağıyla geldik. Biz bunu kaybedemeyiz. Bu her şeyin üstünde. Enerjinin alternatifi var ama bunlar yok. Gıda bittikten sonra, su bittikten sonra her şey bitecek.”
NE OLMUŞTU?
Benzer bir düzenleme 2022 yılında da Meclis gündemine gelmiş, ancak kamuoyunda oluşan yoğun tepki sonucu TBMM Komisyonu’nda AK Parti ve MHP milletvekillerinin verdiği önergeyle tekliften çıkarılmıştı.