Bitirmekte olduğumuz 2025 yazının en stresli hukuk gündemi ve belki de en önemlisi, tartışmasız olarak emlak rayiç bedellerindeki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş artış. Bu durum, taşınmaz maliklerinde yüksek bir endişeye neden oldu. Çünkü bilindiği üzere, emlak rayiç bedellerindeki artış, sadece emlak rayiç bedelinin tapu devri esnasında ödenen tapu harcı miktarını arttırması şeklinde kalmayacak, aynı zamanda 2026 yılı itibari ile, emlak vergilerinin de afaki düzeyde artışına neden olmuş olacak.
Devletin en önemli gelir kaynağı, malum toplanan vergiler. Emlak rayiç bedellerinin artışı, hem tapu harçlarındaki toplanan gelirde artış sağlayacak, hem de toplanacak 2026 emlak vergilerinde yükselişe neden olacak. Devlet bir taşta iki kuşu vurmuş olacak.
Emlak rayiçlerinin bizim gibi enflasyonist bir ülkede artışının önüne geçmek, elbette ki imkansız, illaki bir artış olacak. Ama bu tuhaf anomali artışa, haklı şekilde bir itiraz yükseliyor.
7 Eylül 2025 tarihine kadar artış oranlarının kararını veren takdir komisyonu kararına Vergi Mahkemelerinde dava açarak, itiraz etmek mümkün. Ancak bir dava, sadece itiraz edilerek değil, bilindiği üzere itirazların argümanları ile yürütülür. Yüksek mahkeme kararlarından anlaşılan, bu konuda mahkemelerin değerlendirme kriteri, takdir komisyonunun artış oranını belirlerken hangi verileri değerlendirerek artış oranına karar vermiş olduğu, yani sadece emlak satış ilanlarından bir ilan gözetilerek verilen bir artış kararı uygun görülmeyerek, takdir komisyonu artış oranları mahkemece iptal edilmiştir. O nedenle, takdir komisyonunun değerlendirme kriterlerinin yanlış veya yetersiz olduğuna dair net bir argümanın elde olması, dava açısından en önemli etkendir.
Günün sonunda bir dava açmak ve davanın yargılama sonunda reddedilmesi, hazineye karşı avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin de, ödenmesi anlamına gelir. Bu durumda da risk almak istemeyenler için, bir çözüm niteliğinde, bir davanın kabul edilmesi ve takdir komisyonunun kararın iptali demek olacağından, aynı zamanda aynı mahalledeki diğer taşınmazların da i̇ptal kararında faydalanabileceği anlamına gelir. Bu durumda mahallede imece usulü masraflar paylaşılacak şekilde bir taşınmaz ve maliki üzerinden dava açılarak, riski minimize etmek mümkün. Böylece küçük bedenlerle ve küçük risklerle bir netice alınabilir.
Bizim kültürümüzde imece usulü zaten çok eski dönemlere dayanan bir olgudur. Bu yöntemle bu kültürde yaşatılarak bir fayda sağlanabilir. O zaman iş, mahalleyi organize etmeye kalıyor. Yoksa kesinleşen kararlarla 2026 yılında, çok hoş emlak vergileri ve çok daha hoş tapu devir harçları ödeneceği anlaşılıyor.