Yiğidi öldür ama hakkını yeme sözü boşuna denmemiş. Hakkı teslim etme bağlamında CHP’nin 31 Mart başarısına ancak şapka çıkarılır. Ancak bu sonuç kimseyi layüsel (Sorumsuz) kılmaz. Tam tersine bu kadar güçlü bir teveccüh sorumluluk ve hak-hukuk konularında daha hassas olmayı gerektirir. Zira seçmen verdiği emanetin emin ellerde olmadığını ve istismar edildiğini gördüğü anda tanıdığı krediyi ilk seçimde geri almasını da bilir.
Ateş olmayan yerden duman çıkmıyor. CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan aşağıdaki açıklamayı niçin yapmış olabilir? Dün bir bugün iki, daha bismillah demeden kazanılan belediyelerde neler oluyor?
Sayın Özkan’ın açıklaması şöyle; “Akrabalarını (veya sevgililerini, A.K) kadrolara taşıyana ceza vermeliyiz!
Eş, dost, akrabaya yönelik kayırmacı atamalar CHP’ye de sıçradı. Baba milletvekili, çocuğu PM üyesi ama arsızca hala aile saltanatının devamını istiyor.
Çocuklarını, eşini, yeğenini, yancısını, ailesini, akrabalarını kadrolara nepotizm yaparak taşıyan siyasetçiye ceza vermeliyiz.”
Tuncay Özkan’dan sonra bir eleştiri de Şahan Gökbakar’dan geldi. Hatta bu çarpık ve yanlış atamalarla ilgili şikayetini genel başkan Özgül Özer’e kadar ulaştırmış.
Olması gereken bu değil mi? Ahlak ve erdemin gereği olan bu duruşu öylesine özlemişiz ki, ağzına sağlık, bravo demek zorunda kalıyoruz. Çünkü bu türden asil davranış ve eylemler artık nadirattan karşılaştığımız şeyler. O nedenle Tuncay Özkan’ı bu cesur çıkışından dolayı kutlamak lazım. İnşallah parti yönetimi ve Sayın Özgür Özel dikkate alır.
Geçen hafta güzel bir çıkış da Bodrum Belediye Başkanı Sayın Tamer Mandalinci’den geldi. Yüreklere su serpen manifesto gibi o açıklama şöyle;
“Bütün Bodrum bilmelidir ki, Bodrum Belediyesi; vatandaşlarımızın bütçesinden arttırdığı her bir kuruşu, kendi namusu, şerefi gibi bilecek ve harcamalarını buna göre yapacaktır.
Kamuda hiçbir şekilde israfa, lüzumsuz harcamaya ve fuzuli bir şekilde para çıkışına asla ve asla müsaade etmeyeceğim.
Bununla ilgili bütün denetimlerimi de harfiyen ve kati surette kendim yapacağım. Tabii ki müdürlerimle beraber…
Bodrum Belediyesi, Bodrum mücavir alanında ikamet eden, Bodrum’da doğmuş, büyümüş, yerlisiyle, yerleşeniyle Bodrum’a aşık olan, Bodrum’da işini kuran, ekmeğini kazanan ve istihdam yaratan herkesin hakkını her bir kuruşuna kadar sonuna kadar koruyacaktır.”
Namus ve şerefin garantör gösterildiği bu dik duruşun ayakta alkışlanması gerekir. Bu kadar büyük ve cesur ifadeler Sayın Başkanı bağlar. İlkelerden, etik değerlerden en ufak bir sapma siyaseten büyük travmalar yaratır. Artık seçmenin beklentisi; söylemin eyleme dönüşmesidir.
İmara aykırı yapılaşmalardan tutun, kadrolara, atamalara kadar yansıması gereken bu “LİDER” duruşunun bağlayıcılığı üzerinde durmak lazım.
Bodrum’a düşen ilk görev; sayın Mandalinci’ye pozitif kredi açmak ve süre tanımak. Bir yanlış yapsın da göstereyim ona gününü kabilinden hesaplaşmaya ve başkasının diyetini Başkana ödettirmeye dönük yıpratma çabalarını doğru ve etik bulmadığım gibi Bodrum’a zarar vereceğini düşünenlerdenim.
Şayet kendisine tanınan avans süresinde bir yanlışlık, ilkesizlik, yolsuzluk, usulsüzlük, hak gasbı ve nepotizm görürsek yazmak ve uyarmak boynumuzun borcu olur.
Sayın Başkanın ilk yapması gereken; kendisi olmaktır. Onu o makama layık gören yerel dinamiklere ve Genel Merkeze diyet ödemeye başlarsa bu işin önü alınmaz ve yapılan o güzel konuşmaların hesabını seçmen ilk fırsatta sorar. Dışarıdan müdahaleye (Muğla dahil) mahal vermeyecek dik duruşu sergilerse Bodrum da onun arkasında dimdik durur.
Bu bağlamda merak ettiğim bir konuyu hatırlatıp konuyu kapatalım. Hani bir vakfa yerleşmiş kerameti kendinden menkul bir zat var ya… Cumhurbaşkanından, belediye başkanına, yerel siyasetçilere, hatta Bodrumlulara ağır, ağza alınmayacak hakaretler yağdıran, sonra da ses kayıtları ortaya düşen edep yoksunu o kişi hala o vakfın çatısı altında barınmaya devam edecek mi? Kamuoyu merak ediyor, O kişiyi kimler, hangi marifetinden dolayı orada tutmak zorunda kalıyor? Bir Bodrumlu olarak kendi adıma, o saygı sınırını aşan hakaretten öte küfre varan ifadelerin tamamını kendisine iade ediyorum. Zira kem söz sahibine aittir.
Bodrum Belediye Başkanı olarak Sayın Mandalinci bu kişi hakkında herhangi bir tasarrufta bulunacak mı? Yoksa yaptığı küfürler yanına kar mı kalacak? Sayın başkanın böyle bir ilkesiz tutum içinde olacağını sanmıyorum ama hatırlatması benden. Çünkü BOTAV’ın doğal üyesi tüm STK’lar bu pozisyondan rahatsız ve Sayın Mandalinci’den duruma el koymasını bekliyorlar. Bekleyip göreceğiz.
Bu konuda Bodrum adına niye bu kadar tedirginim? Benim bildiğim hiçbir onurlu Bodrumlu kimseye kendine küfrettiremez. Bu densize haddini bildirmeyenlerden de hesap sormasını bilir. Zülfi yâre dokunmadan meramımı anlatamadığım için üzgünüm.
Kim bu vatandaşı bulunduğu konumda kalması adına korumaya alırsa o galiz küfürleri ve hakaretleri kabullenmiş demektir. Ne diyelim, bize de afiyet olsun demek düşer. Başka söze de hacet yok.
Her şeye rağmen bence tek çıkış yolu; ideolojik dayatmaların ve çatışan popülizm sarmalından kurtulmak için ORTAK AKIL PLATFORMU’nu acilen hayata geçirmektir.
Hoşça kalın