2025 itibarıyla bazı enerji ve maden projeleri kapsamında zeytinlik alanların taşınarak yerlerine kömür çıkarılacağı yönündeki girişimler, başta Muğla’nın Milas ve Yatağan ilçeleri olmak üzere Türkiye genelinde yoğun tartışmalara yol açtı.
Zeytinliklerin taşınarak “korunabileceği” yönündeki iddialar, bilimsel, ekonomik ve kamusal yarar açısından çok yönlü riskler içerdiğini belirten Ulu Zeytin Ağaçları Derneği Prof. Dr. Selçuk Aktürk ” Muğla ili Milas, Yatağan ve Bodrum ilçeleri, Avrupa Konseyi’nin oluşturduğu Zeytin Ağacı Kültür Rotası’ nın aktif bir destekçi ve ortak üyesidir. 15 milyon zeytin ağacı tehlike altında” dedi.
BÖLGENİN ZEYTİN VARLIĞI
Milas ve Yatağan çevresinde risk altındaki alan yaklaşık 400.000 dönümdür. Her dönümde ortalama 10–20 ağaç bulunduğu dikkate alındığında, en az 4–8 milyon; sadece Milas ve Yatağan’ da ise yaklaşık 15 milyon zeytin ağacı bu uygulamadan doğrudan etkilenme riski taşımaktadır. Bu sayı, Türkiye’nin toplam zeytin varlığının önemli bir bölümünü temsil etmektedir.
Ekolojik Yıkımın Boyutları
Zeytin ağaçlarının taşınması sırasında kök sistemlerinin en fazla %30’u korunabilir. Bilimsel bulgulara göre bu durum, taşınan ağaçların %40–70’inin kurumasına yol açar.
Zeytinlikler, arılar, polinatör böcekler, kuşlar ve endemik bitkiler için zengin yaşam alanlarıdır. Bu ekosistemler taşınamaz; geri döndürülemez biçimde kaybolur.
Toprak altı mikroorganizmalar ve simbiyotik mantarlar, ağaçla birlikte taşınamaz; zeytin ağacının verimliliği dramatik biçimde düşer.
EKONOMİ VE ENERJİ AÇISINDAN TAŞIMANIN BEDELİ
Bir zeytin ağacının taşınması, kamulaştırma bedeli, vinç, kamyon, bakım ve dikim maliyetleriyle birlikte dikkate alındığında 8 milyon ağacının taşınması durumunda, 200 milyar TL yani yaklaşık 5 milyar dolar kamu harcaması anlamına gelir.
Bu kaynakla yaklaşık 10 GW’lık güneş enerjisi santrali (GES) kurulabilir.
Güneş enerjisi yatırımları; uzun ömür, düşük işletme maliyeti ve sıfır emisyon avantajlarıyla kamu politikalarına çok yönlü katkı sağlar.
Zeytinliklerin taşınması sonucu oluşan kamu harcamalarının, üretken olmayan bir alana tahsis edilmesi; kaynak etkinliği ve kamu yararı ilkeleriyle çelişmektedir
MİLAS BODRUM ZEYTİN AĞACI KÜLTÜR ROTASINDA
Muğla ili Milas, Yatağan ve Bodrum ilçeleri, Avrupa Konseyi’nin oluşturduğu Zeytin Ağacı Kültür Rotası’ nın aktif bir destekçi ve ortak üyesidir.
Zeytinlikler sadece ekonomik değil, binlerce yıllık kültürel mirasın da taşıyıcısıdır.
Bu alanların yok edilmesi, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’ne ve uluslararası anlaşmalara olan saygın yükümlülüklerini de zedeleyecektir.
Hiçbir ülkede, Türkiye’de planlanan büyüklükte (milyonlarca ağaç) zeytin ağacı taşınmamıştır.Bu tür örnekler, kamu kaynağıyla yürütülebilir ölçekler değildir.
Kamu Yararı, İklim Hedefleri ve Akılcı Enerji Tercihleri Açısından Değerlendirme
Zeytinliklerin taşınması, ekosistem, ekonomi ve kamu kaynakları açısından geri döndürülemez zararlar doğurur.
Bu ölçek ve maliyette bir taşıma işlemi, verimsiz, riskli ve geri dönüşsüz bir yatırım alanıdır.
Aynı maliyetle yapılacak GES yatırımları, enerji üretimi, istihdam, karbon emisyonu azaltımı ve kırsal kalkınma açısından çok daha rasyonel ve sürdürülebilir bir çözüm sunmaktadır.
Zeytin ağaçları, yalnızca tarımsal ürün değil; iklim direncinin, kültürel mirasın ve kırsal ekonominin yapı taşıdır.
Politika Önerileri
1. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun güçlendirilmeli, “taşıma” gibi istisnai uygulamalara yasal zemin tanınmamalıdır.
2. Devlet destekleri ve kamu yatırımları, taşıma gibi verimsiz uygulamalara değil, yerinde koruma ve sürdürülebilir enerjiye yönlendirilmelidir. Kamu kaynaklarının enerji yatırımlarında yönlendirilmesinde, kaynak etkinliği ve karbon emisyonları azaltımı esas alınmalı; GES yatırımları önceliklendirilmelidir.
3. Milas ve benzeri zeytinlik bölgeleri, “Biyoekonomi Merkezleri” ilan edilerek tarıma dayalı yerel kalkınma desteklenmelidir.
4. Türkiye’nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Zeytin Rotası gibi uluslararası sorumluluklarla uyumlu planlama yapılmalıdır.
5. Zeytinlikler, bir enerji alanı değil; gıda güvenliği, kültürel miras ve iklim direnci alanı olarak tanımlanmalı, korunmalıdır.