Proje okullarındaki öğretmenlere dayatılan gerekçesiz yer değiştirme faaliyetleri binlerce öğretmeni mağdur etti. Gerekçesiz şekilde yerinden edilen öğretmenler, ‘yerimizi iktidara yakın sendikalara bağlı öğretmenlere verdiler’ iddiası ile isyan ederken; öğrenciler de protestoya başladı. Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay atamaların perde arkasını gazetecilere anlattı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, MEB müsteşarı olduğu süreçte; 14 Mart 2014 tarihinde TBMM’den çıkarılan 6528 sayılı (kamuoyunun dershanelerin kapatılması yasası olarak bildiği) yasaya eklenen bir madde ile mevzuata “Proje Uygulayan eğitim kurumu” kavramı girdi.
Köklü liselerin de aralarında bulunduğu birçok okul, proje okulu ilan edildi. Daha sonra bazı mesleki ve teknik liselerle imam hatip liseleri de listeye eklendi.
Bu uygulama ile proje okullarında yapılacak öğretmen ve idareci atamaları sınavsız bir şekilde doğrudan Millî Eğitim Bakanı’na bağlandı. Proje okul statüsü kazanan okullardan yüzlerce öğretmen ve idareci ayrılmak zorunda kaldı. Ayrıca taban puan şartı sağlanmadan nakil uygulamasına izin verilerek düşük puanlı öğrencilerin köklü okullara girmesinin yolu açıldı.
Günün Trend Haberleri
Proje okulu ayrımının öncesinde, eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerin atanmalarında ve yöneticilerinin görevlendirmelerinde hizmet puanı, görevlendirme formu gibi somut kriterler esas alınıyordu. Proje okulları adımı ile bu atamalar tamamen MEB’in insiyatifine bırakıldı.
BİNLERCE ÖĞRETMENİN YERİ BİR ANDA DEĞİŞTİRİLDİ
14 Mart 2014 tarihinden bu yana proje okullarında yaşanan atamalar sıkça ‘torpil’ iddialarıyla gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerekçesiz atamalarıyla 8 Nisan’da gerçekleşen yer değişiklikleri bir kez daha binlerce öğretmenin mağduriyet yaşamasına neden oldu. Türkiye’nin en köklü okullarındaki binlerce öğretmenin bir anda yeri değiştirildi.
Yüzlerce eğitim kurumunda örneği olan gerekçesiz atamalarda ‘yandaş sendika referanslı öğretmenlerin kayırıldığı’ iddiaları gündeme oturdu.
90 öğretmenin görev yaptığı İzmir Atatürk lisesinde 60’ın üzerinde öğretmenin ataması yapılmadı. Gebze’deki bir kurumda atama talep eden okul müdürü; ‘unutuldu’ yanıtıyla karşılaştı ve kadrosu boş kaldı.
ÖĞRENCİLER ÖĞRETMENLERİ İÇİN EYLEMDE
Beşiktaş Atatürk Anadolu Lisesi öğrencileri öğretmenlerinin sürgün edilmesine karşı okullarının bahçesinde eyleme geçti.
Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi öğrencileri öğretmenleri için “karanlığa sırtımızı döndük” sloganıyla oturma eylemi yaptı. Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri ‘Maarif susar mı sandınız?’ pankartı açtı’
Adana’nın en iyi okullarından biri olan Adana Anadolu Lisesi’nin emekçi öğretmenleri, yaşadıkları mağduriyeti şu sözlerle anlattı:
“Proje okullarında 4 yılın tamamlayan öğretmenler için yer değişikliği yapılacağını söylemişlerdi. Hepimize tayin istettiler. Bizler de, okulumuzda çalışan 30 yıllık, 20 yıllık 7-8 yıllık öğretmenlerle beraber hepimiz 4 yılımızı tamamladığımız için kaderimize razı olup; yer değişikliği için tayin istedik.
‘EĞİTİM-BİR-SEN’LİLERİN İSİMLERİ BAKANLIĞA GÖNDERİLMİŞ’
“Eğitim Bir-Sen’liler Milli Eğitim Bakanlığıyla beraber çalışma yürütmüşler. Bu çalışmada bütün Eğitim-Bir-Sen’lilerin isimleri, okulda kalmaları için bakanlığa gönderilmiş. Diğer Eğitim-İş’liler ve Türk- Eğitim- Sen’lilerin hepsini ‘tayininiz çıkmadı, bakanlık tayininizi çıkarmadı’ diyerek depo gibi bekletecekler. Bizim ne olacağımız belli değil. Şu an bizi il emrine verseler belki de ilçelere gönderecekler.”
‘BİZ ÇALIŞTIK, SİZİN SENDİKALAR NEREDEYDİ?’ DEDİLER
Sorun şu; madem 4 yıllıklar proje okullarından ayrılacaksa burada Adana Anadolu Lisesi’nde 30. 35. yılını çalışan öğretmen var. Neden onların tayini çıkmadı? Neden yandaş sendikaya üye olan ya da AKP’li olmaları ile bilinenlerin tayini çıkmadı? Bizim gibi işinin başında olan amacı sadece eğitim öğretim olan bu öğretmenlere bu haksızlık nasıl yaptı? Bunlar yaşanırken Eğitim- Bir- Senin temsilcisi ‘biz çalıştık sizin sendikalar neredeydi?’ gibi pişkin cümleler de kurdular. Yapılan bu haksızlıklara hepimiz itiraz ediyoruz.”
‘HİÇBİR GEREKÇELERİ YOK’
İstanbul’un önemli liselerinden birinde yer değiştirme mağduriyeti yaşayan öğretmenlerden biri ise şu ifadeleri kullandı:
“Bize söylenen bu kararın hiçbir gerekçesi, hiçbir dayanağı yok. İdari kadro odasında saklanıyor çünkü bize sunabilecekleri, yüzümüze gerekçe olarak okuyabilecekleri en ufak bir şey yok.
Türkiye’nin en iyi okullarından mezun öğretmenler hiçbir gerekçe gösterilmeden bir anda açığa alındı. Şimdi bizden okul tercihi yapmamız isteniyor. Biz bu tercihleri yaparken “Hiçbir gerekçe olmadan açığa alındığımızı” belirtecek şekilde kağıtlara şerh düştük.”
Milli Eğitim Bakanlığı yaşanan kaosa ilişkin henüz hiçbir açıklama yapmazken Eğitim-İş proje okulları için yaptığı açıklamasında Milli Eğitim Bakanlığına şu soruları yöneltti:
Daha ne olması, ne yapması, ne tür başarıları göstermesi lazım öğretmenlerin?
“MEB’in verilerine göre şu an 2300 okulun adı proje okulu, proje okullarında 79 bin 286 öğretmen, 5 bin 318 yönetici görev yapmakta, yaklaşık 500 bin öğretmen de proje okullarına atama için başvuru yapma kriterlerini taşımaktadır. Bir proje okulunda 3 kadro varken, 4 kişinin başvurusu olmasına rağmen her nedense hiçbir atama yapılmamıştır! Neden? Kendinize uygun kişiyi bulamadınız mı? Çarpık sisteminiz mi yeteriz kaldı? Kıdemli birçok öğretmen, doktorası olan, yüksek lisansı olan, başarı ve üstün başarı belgeleri, maaşla ödüllendirilmesi olan, soruşturması, cezası olmayan, yıllardır aynı okulda görev yapan öğretmen atanmıyor. Neden? Ne olursa atanabilir, atanması için size tam olarak ne lazım, dürüst olun, buyurun açıklayın! Daha ne olması, ne yapması, ne tür başarıları göstermesi lazım öğretmenlerin? ”
Eğitim ve Bilim İş görenleri Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay SÖZCÜ’ye yaptığı özel açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi bugün iki bin üç yüz okulun adı Proje Okulu. Yani, iki bin üç yüz tane, önüne proje koydukları okul var. Ne yapıyorlar mesela? İstanbul’un en iyi okulunu düşünün. İşte Erkek Lisesi diyor ki artık burası bu saatten sonra proje
okulu diyor.
Peki farkı ne? Örneğin ben matematik öğretmeniyim. Eee, ben oradaki okulda da çalışsam aynı
müfredatı anlatıyorum. Adı proje okulu olmayan yerde çalışsam aynı müfredatı anlatıyorum. Yani
aslında okulun proje okulu olunca farklı bir müfredatın, farklı bir işleyişin olduğu okullar da
değildi yani bunlar. Ama ne, ne var burada? Biraz daha imkanları, çevresi ya da çocukların tercih ettiği sınavla girebildiği işte fen liseleri gibi okulların tamamının önüne proje
okulu ismini koyarak bütün atama yetkisini bakanlığa aldılar.
Yani önceden nasıldı? Öğretmen hizmet puanına göre tercihini yapıyordu. Hangisinin hizmet puanı yüksekse o okula gidiyordu. Ya da, sınavla öğrenci alan okulsa, hatta daha önceki yıllarda öğretmen de sınava giriyordu. Mesela fen lisesinde öğretmen olmak için. Şimdi artık tamamen, bakanlığın, kriteri olmayan bir şekilde keyfi atamalarına kalmış durumda. Bir bakıyorsun ki otuz yıllık öğretmen. Doktoralı, başarı belgesi var. Ama bakanlık diyor ki hayır, diyor. Seni atamıyorum buraya diyor. Ama beş yıllık, AKP’li, yandaş sendika referanslı tarikat cemaat referanslı birini atayabiliyor.
Arada tabii ki bizim arkadaşlarımız da var. Ama o da nasıl oluyor? İşte diyelim ki Denizli’de,
biyoloji konusunda bilinen, öğrencilerin sevdiği bir öğretmen. Yılların öğretmeni. Hani bu kişiyi
elediklerinde zaten o okulda da sıkıntı yaşayacaklar. Yani onun bir, muadilini bulamadıkları
için böyle bizim arkadaşlarımızdan da oluyor. Ama bir kere başta yönetici kadrosu tamamen,
bunların belirlediği isimler oluyor. Seksen bine yakın öğretmen var şu anda burada. Seksen bin! Beş binin üzerinde idareci var. Direkt bakan onayıyla atanan…
‘BİR MİLYON ÖĞRETMENİN NEREDEYSE YARISI…’
Şöyle baktığınızda da aslında şimdi bu okulların tabi imkanları, fiziki koşulları, diğerlerine göre daha iyi oluyor. Ya da işte sınavla öğrenci alan okullar da aralarında olduğu için, akademik olarak daha başarılı öğrencilerin gittiği okullar oluyor. Burayı aslında beş yüz bine yakın lisede tercihte bulunacak öğretmenimiz var bizim. Yani bir milyon öğretmenin yarısı neredeyse. Bu arkadaşlarımızın içerisinden, seksen bin kişiyi düşünün.
İki bin üç yüz okula bakanlık nasıl karar verebiliyor? Nasıl tek tek öğretmenlere bakılıyor? Bakanın kendisi mi bakıyor yani bunlara?
Ama neye göre ayırt ettiğini biliyoruz… Yani yerelden gelen AKP’li il, ilçe başkanları, milletvekilleri, tarikat cemaatler, işte Ciyan Yumağı gibi dernekler. Oralardan kim geçiyorsa, kim referans alıyorsa büyük bir oranla bunların etkisiyle atanıyor. Arada tabii ki kamuoyunda biraz, “ya hayır, eğitim işi de var, diğerleri de var” demek için o alanda, o bölgede bilinen, sevilen iyi öğretmenler de, arada koruyorlar. Çünkü bizim de üyelerimiz var orada. Ama birçok arkadaşımız da sebepsiz, böyle, yediler. Yani oradan aldılar. Ama asıl çözüm burada tabii ki, milli eğitimin okulları içerisinde öyle proje okulu, nitelikli okul, ayrımının ortadan kalkmasıdır. Bütün okullar, mümkün olduğu kadar en iyi koşula getirmeli, eşitlenmelidir.
Okulların bazısına bakan ayrı atıyor, bazısına vali atıyor. Milli Eğitimde böyle bir ayrım olmaz. Herkes kıdem, kıdem yılına, hizmet puanını, bilerek ya da işte o alanda bir çalışması varsa o kriterleri bilerek oraları tercih edip atanması lazım. Yoksa her zaman bir haksızlık olacaktır yani.
Proje okullarında şöyle bir durum var. Okul müdürlerinin, doğrudan karar alıcı olması oralarda onların inisiyatifinin baskısının da fazla olmasına neden oldu. Dolayısıyla özellikle, demokrat diyebileceğimiz öğretmen kitlesi buralardan mümkün olduğunca uzak durdu. Ancak durum şöyle oluştu. Hem İstanbul özelinde söyleyeyim hem de büyük metropol kent diğer kentler için söyleyeyim. Genellikle kendi evlerine yakın ya da eğer bir kadro bulamadıysa buralarda insanlar bir şekilde gidip çalışmaya başladılar. Fakat, gelinen noktada geçen hafta itibariyle, bu okullarda, dört yılı dolan öğretmenlerle ilgili bir anda bir karar açıklandı ki daha öncesinde karışılmayacak diye de bir açıklama yapılmıştı.
‘BİR TIRPANLAMA SÖZ KONUSU’
Bir anda bir karar açıklandı ve öğretmenler alınmadıklarını öğrendiler. Aynı zamanda, o okullardaki öğretmenlerin de bir anda görevlerine son verildi. Yani şu anda çok ciddi anlamda bir kaos var proje okullarında. Bu okullarda örnek birkaç tane söyleyeyim. Avcılar Süleyman Nazif Anadolu Lisesi’nde örneğin şu anda 30’a yakın öğretmenin, görevine son verilmiş. Kendinize okul bulun denilmiş adeta. Sabancı Anadolu Lisesi’nde, Beşiktaş’ta 35 öğretmenin görevine son verilmiş. 35 öğretmen demek bütün okul kadrosunu değiştirmiş demek anlamına geliyor.
Bir tırpanlama söz konusu. Tabii baktığımızda ilginç de bir durum var. Şimdi özellikle, demokrat sendikalarda bulunan, öğretmen arkadaşların yoğun olduğu okullarda, özellikle işte Eğitim Sen, Eğitim-İş gibi sendikaların olduğu yerlerde bunlara yönelik bir, baskının olduğu, bu tırpanlamanın daha çok bu yönde yapıldığı görüyoruz. Ama ilginç durumlar da var.
Örneğin Eğitim-Bir-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in olduğu bir yerde de, bakıyorsunuz eğer Eğitim-Bir-Sen orada hakimse, Eğitim-Sen’e, Türk Eğitim-Sen’e yönelik de bir tırpanlama da söz konusu. Yani böyle bir karmaşıklık da var. Ama genel olan şu var: Örneğin o Beşiktaş’a yerleşmişse, aile düzeni orada kurulmuşsa, çocukların orada okullara yerleştirilmişse vesaire. Şu anda bu düzeni tamamen altüst eden ve bir kaos sürükleyen bir durum söz konusu. Tamamen mağduriyet yarattı.”