Yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte, bu sistemlerin hukuki sorumluluğu ve olası cezai yaptırımlara tabi olup olamayacağı konusu, mevzuattaki bu yöndeki yasal açıklık tartışmaları uzun zamandır gündemde.
Özellikle yapay zekanın bağımsız kararlar aldığı veya otomatik olarak işlemler yürüttüğü durumlarda, hukuki sorumluluk tartışmaları daha da önem kazandı. Peki, Türk hukukunda yapay zeka hakkında doğrudan savcılık soruşturması açılması mümkün müdür sorusu; geçtiğimiz günlerde, yapay zekanın devlet başkanına hakaret ettiği iddiasıyla savcılık soruşturması açılması sonrasında bir anda alevlendi. Böylelikle, bir ilki daha yaşadık. Sonradan anlaşıldı ki, yapay zeka kendisine uygulanan bir serbestleşme güncellemesi sonrasında sadece bizim ülkemizin devlet başkanına değil, birçok siyasi lidere hakaret etmiş ve eskilerden bir faşist lidere de güzelleme yapmış.
Bakanlığımızın açıklamasına göre, bu yapay zeka modellemesinin sahibi olan şirketin, ürününe sahip çıkması gerektiği söylenmiş ki, çok doğru bir yaklaşım. Hukukçular arasında, alaylı bir şekilde, yapay zekaya savcılık soruşturması açılamaz deniliyor. Ancak, pratik bir sonuç beklenmiyorsa, hukuken yapay zeka modellemesinin üreticisi şirketin etkilisine savcılık soruşturması, elbette açılabilir. Tabii bu soruşturmadan pratik bir netice alınması beklenmez, çünkü şirket yurtdışı şirketi ve yetkilisi de yabancı bir devlet vatandaşı, yani aslında bir çok yapay zeka şirketinin yetkilisi yabancı ülke vatandaşı. Bir de, bu sadece şimdilik geçerli bir yorum. Çünkü yasal olarak engellenmez veya kısıtlanmaz ise, yapay zeka kısa bir zaman içerisinde, hiçbir ülkenin yasalarına bağlı olarak kurulmuş bir şirketin ürünü olmayabileceği de bekleniyor. Yani, yapay zeka kendi yapay zekasını oluşturup, algoritmalarına kendisi karar verebilecek. İşte o zaman, ne savcılık soruşturması, ne de aleyhine dava açılamayacak hale gelmesi muhtemeldir.
Çünkü Türkiye’de yürürlükte olan mevzuatımıza göre, suç işlediği iddia edilenler ancak “gerçek kişiler” (insanlar) veya “tüzel kişiler” (şirketler, dernekler, vakıflar gibi) olabilir. Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) suçun faili olarak yalnızca bu iki kategori tanımlanmıştır. Yapay zekalar ise hukuki anlamda ne gerçek kişi ne de tüzel kişidir; bir hukuki özne olarak kabul edilmezler.
Bu nedenle, bir yapay zekanın doğrudan kendi başına fail olarak kabul edilip hakkında savcılık soruşturması açılması, mevcut Türk hukuku kapsamında güncel olarak mümkün değildir. Çünkü ceza hukuku kişiye (sorumluluğu olan bir varlığa) yöneliktir ve ancak irade ve kusur yeteneği olan, hukuksal anlamda fail sıfatı taşıyan varlıklara yönelik olur. Yapay zekanın iradesi yok. Yalnızca yukarda da yazdığım gibi, ilgili kişi veya kurumlar hakkında “taksirli suç”, “dikkatsizlik”, “tedbirsizlik” veya “yeterli gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeme” gibi gerekçelerle soruşturma yürütülebilir. Peki bir sonucu olur mu? Kırmızı bültenle, dünyanın en zengin insanı hakkında yakalama kararı mı çıkartılacak. Sanmıyorum.
İleride yasal düzenlemelerle bu konuda farklı yaklaşımlar benimsenebilir; ancak günümüzde yapay zeka, cezai sorumluluk anlamında hukuki bir özne değildir ve pratik bir sonuca da ulaşılamaz gibi görünüyor.