Bodrum iyisiyle kötüsüyle şaşırtmaya devam ediyor.
Değeri sürekli olarak hırpalanan, düzeni devamlı bozulan, şikayetleri tavan yapan Bodrum’un görüntüsü yürekleri sızlatıyor. Bu kadar kıymetli, Türk turizminin gözbebeği, doğal ve görsel pek çok zenginliğe sahip bir şehir, nasıl olur da bu derece bozulur? Nasıl olur da, böylesine plansız programsız, hesapsız kitapsız, disiplinsiz ve de sağlıksız büyür? Suçlu aramaya kalkmayın, çünkü herkesin suçu var bu fotoğrafta. İdare edenler de suçlu, idare edilenler de…
Yasalar eksiksiz ve adil uygulansa, arızalı toplum bu yasalara tam uysa, Bodrum bu derece hırpalanmazdı. Ama gel gör ki, herşeyin parayla ve siyasi güçle ölçüldüğü günümüzde, Bodrum’u berbat etmek için hepimiz elimizden geleni yapıyoruz. Yönetimleri kişisel çıkarlarımız için zorluyoruz, kentin sorumlularını rahat bırakmıyoruz, gücümüz onlara yetmezse Ankara’yı devreye sokuyoruz. Yönetimden sorumlular da, siyasi ve yerel baskılara tam göğüs geremiyorlar, zaman zaman idari tavizlerle işi geçiştiriyorlar.
Öncelikle şunu kabul etmeliyiz. Ankara’nın muhalif belediyelere sahip kentlere karşı olumsuz tutumu, parasal kaynakları kurutması ve sürekli büyüyen kentin altyapı sorunlarına bile kulak asmaması, sıkıntı ve şikayetleri çok arttırıyor. Bunun için Belediyeleri suçlayarak bir yere varamayız. Belediyenin yol yapacak parası yok, ancak yama yapabiliyor. Su sıkıntısını çözecek gücü ve mali imkanı yok. Mevcut arıtmaları bile doğru dürüst çalıştıramıyor, kanalizasyonun derelere ve denizlere akmasını önleyemiyor. Hele trafiği rahatlatması, çözüm yolları üretmesi hiç mümkün değil.
Yedi kocalı Hürmüz gibi gidiyor işler. Elektrik sıkıntısından Aydem, internetten Türk Telekom, sudan Muski, yollardan Karayolları ve Büyükşehir, arıtmadan ve kanalizasyondan da büyükşehir sorumlu. Herkes topu birbirine atıyor, vatandaş da çareyi Ankara’da Cimer’e şikayette buluyor. Cimer ne yapıyor, şikayeti konusuna göre yine Bodrum’a, topu birbirlerine atan kurumlara gönderiyor. Komik değil mi, böylesi Cem Yılmaz’ın bile aklına gelmez.
Her neyse, biz gelelim şaşırtıcı iyi ve kötü gelişmelere. Kötü gelişmelerin başında, inşaat yasağına rağmen yapılaşma, yasaktan öncekinden de hızlı gidiyor. Beton santralleri, mikserleri, hafriyat kamyonları ve inşaat makinaları arı gibi çalışıyorlar. Ortakent’ten Yalıkavak’a giderken yolun solundaki beton santrali, koskoca bir dağı yok ediyor da, kimse oralı olmuyor. Tatlısu çevrecileri bile suspus. Rant tüm hızıyla Bodrum’u ezip geçiyor. Özel sektör suçlanıyor, her yerde yükselen siteler eleştiriliyor ama, devletin yaptığına da kimse sesini çıkaramıyor. Turizm sezonunun tam ortasında, inşaat yasağına rağmen Ulaştırma Bakanlığı, hem de şehrin tam kalbinde Liman Reisliği binasının hafriyatını yapıyor. Kaya delici makinaların gürültüsü bir yana, ortalığı toza dumana buluyorlar.
Denizden uzakta, dağa yaslanmış liman başkanlığı.. Dedim ya, Cem Yılmaz’ın aklına gelmez böylesi. Hele Turgutreis plajlarının tam ortasında yapımına başlanan bizim sahil Güvenlik Teşkilatına ne demeli? Nerden başlasam, nasıl anlatsam yapılan yanlışlıkları? Mükemmel bir kaymakamımız (Mustafa Çit), herkesin sevgisini kazanan çok değerli bir Devlet Hastanesi Başhekimimiz (Oğuz Şahin) vardı. İkisini de görevden alarak, Bodrum halkını üzdüler. İnşallah yenileri de iyi çalışırlar ve gidenler gibi halkın sevgisini ve saygısını kazanırlar. Onlara da yeni görevlerinde başarılar dileriz.
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, insan iyi çalışan idarecilerle ilgili iyi şeyler yazmaya korkuyor. İyileri çabuk görevden alıyorlar çünkü. Örneğin Bodrum Emniyet Müdürü ile fedakar teşkilatının, Jandarma Komutanı ile fedakar ekibinin yetersiz kadrolarına rağmen, kentin asayişini sağlamadaki üstün başarılarını mutlaka yazmak ve takdir etmek gerek. Ama dedim ya, takdir edildikleri için görevden alınma tehlikeleri hep var. İyilere neden sahip çıkamıyoruz ki? Bodrum’un turizmini de merak ediyor herkes. İşler geçen yıldan kötü. Yollardaki ve trafikteki kalabalığa aldanmayın. Otel ve restoranların çoğu fiyat düşürmek zorunda kaldı. Türkbükü ve Yalıkavak tarafları ile çok yıldızlı büyük oteller kısmen daha iyi. Zengin turistler, eller havada grubu yine dolduruyorlar meşhur mekanları. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, güzelim Bodrum’un sezonunu iki aya düşürdüler.
Bodrum bir büyük ve mükemmel hastaneye daha kavuştu. Ortakent’te Yalıkavak sapağının hemen başında Metro’nun yanında 17 dönümlük bir alana kurulan Memorial grubunun Bodrum hastanesini ziyaret ettim. 50 polikliniği, 7 ameliyathanesi ve 148 yatağıyla gerçekten çok modern bir tesis. İleri teknolojiye sahip çok modern ve yeni cihazları var. Örneğin bilgisayarlı tomografi, tüm omurgayı görüntüleyen omurgagrafi ve prostat büyümeyi tedavi cihazı, üroloji ve beyin cerrahisinde kullanılan yenilikçi görüntüleme, ultrasonografi ve son model laboratuar sistemleri mevcut. Kalp cerrahisi bölümü ve uzmanları da müthiş. Doktorların çoğu İstanbul, Ankara ve İzmir’den gelmiş uzmanlar. Bodrum, çeyrek asırlık Memorial Grubunun 12. Hastanesi. Öyle sanıyorum ki imkanları, modern yapısı ve özel hastanelerin yüzde 25 daha altındaki fiyatlarıyla Amerikan ve Acıbadem hastanelerini zorlar. Rekabet iyi birşey, Memorial hastanesiyle Bodrum’un sağlık imkanları daha da gelişir, güç kazanır. Hayırlı uğurlu olsun.
CAN PULAK