Hep söylüyorum; Bodrum’un geleceğini siyasetin kör taassubuna kurban etmeyelim. İktidarıyla muhalefetiyle artık bir yerden başlayalım. Yoksa goca Bodrum’a yazık olacak. Bugüne kadar itiş kakışla, kayıkçı kavgasıyla çok şey kaybettik. Bizi siyasi ve ideolojik kamplaştırma taktikleriyle oyalayanlar diğer yandan Bodrum’u karış karış parselleyip beton yığınına çevirdiler. Bodrum bitmiş, tükenmiş, turizm sosyolojik ve ekonomik açıdan kitle imha silahına dönüşmüş kimin umurunda? Bencileyin birkaç “mukaddes enayi” dışında.
Ama bu kadar da olmaz ki. Yeter artık! Bodrum “kıymayın bana” diye can çekişirken, rantiyecilere bu kadar alan açılmamalıydı. En azından bir yerde noktayı koymasını bilmeliydik. İşte o noktayı koyabilmek ve vahşi kapitalizme dur diyebilmek için kültür odaklı alternatif turizm önerilerimizi gündeme getirmenin ve hayata geçirmenin tam zamanı.
Özgün, doğa ile barışık, kültür odaklı, sürdürülebilir ve kaliteli yeni turizm konsepti için seçenekler üzerinde çalışılıp, stratejik planlar ve çevre düzeni planları bu hedefe göre yeniden revize edilmedikçe Bodrum’u toplu konut kenti olmaktan kurtaramayız. Turizmi 12 aya yaymanın ve Bodrum’u kurtarmanın tek yolu budur.
Bu bağlamda Girelbelen Doğal Türk Kültür Köyü önerim bir çok kesim tarafından ilgi ve heyecanla karşılandı. Demek ki doğru yoldayız. Lakin doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar da biz yılmadan devam edeceğiz.
“El atına binen çabuk iner.” Atalarımız ne güzel aytmış. Öykünmeci ve vizyonsuz turizm anlayışı ile buraya kadarmış. Kendi yerel ve ulusal değerlerimizden, kültürümüzden, tarihimizden ve geleneklerimizden ilham alan stratejik turizm politikalarına geçmek için daha ne kadar bekleyeceğiz? Bodrum tamamen bittikten sonra mı?
Önerilere devam edelim. Çünkü kaybedecek vaktimiz yok. Doğal, milli ve sürdürülebilir turizm seçeneklerini hayata geçiremezsek inanın ortada ne Bodrum kalacak, ne de turizm.
Burada Bodrum Belediyesi’ne ve Büyükşehir Belediyesi’ne büyük görevler düşüyor. Belediyeler her yatırımı kendi yapmak zorunda değildir. Yeni turizm konseptine uygun projeleri geliştirir, değişik yatırım ve işletme modellerinden birine karar verir ve iç ve dış yatırımcıyı davet eder. Para kazandıracak uzun ömürlü sağlıklı alternatif projeler üretmeden bu çarpık, çirkin ve ahlaksız yapılaşmanın önüne geçemeyiz. Bu böyle biline.
Gelelim bu haftanın önerisine. Projenin adı; “Bodrum Geleneksel Gösteri ve Kültür Merkezi.” Gerçi başımızı şöyle bir kaldırsak Türkiye’mizin birçok yerinde Belediyelerimiz benzer projeleri çoktan hayata geçirdi bile. Biz politikanın gayya kuyusunda debelenirken, bu projelere çevre il ve ilçelerden, yurt dışından ve yurt içinden ziyaretçiler yoğun ilgi gösteriyor.
Halıcılık, kilimcilik, kumaş dokumacılığı, demircilik, ağaç işleri, cam sanatı, gümüş ve altın işlemeciliği gibi yüzlerce geleneksel el sanatı ürünler burada üretilip satılacak. Böylece yok olmaya yüz tutmuş onlarca meslek yeniden can bulacak. Yetmedi, Anadolu ve Osmanlı mutfağı/ yemek kültürü hem sergilenecek hem de aşevlerinde satılacak. Yine yetmez; bu etkinlikler devam ederken Gösteri Merkezi’nde de Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği konserleri ve Halk oyunları gösterileri gün boyu devam edecek. Anlayacağınız tam bir gerçek kültür ziyafeti. Bu projenin alanı da mimarisiyle giyim kuşamıyla, yaşam tarzıyla yerleşimiyle tıpkı muhtevası gibi yerli ve otantik olacak.
Bu zor bir şey değil. Lütfen bu projeyi hep birlikte hayata geçirelim. Golften daha çok gelir getirmezse ben hiçbir şey bilmiyorum. Bodrum’u çıkmazdan kurtaracak bu tarz orijinal ve alternatif turizm seçenekleridir. Ama önce şu çığırından çıkmış betonlaşma kepazeliğine bir son verin de Bodrum sevginizi görelim.
Hoşça kalın.
6 Haziran 2024
Ahmet KARATAŞ