Çok ilginç gelişmeler yaşıyor Bodrum.
Yine borular patlıyor, yine bazı yollar perişan, yine çöplerin toplanmasında sıkıntı var. Zabıta yetersiz, kontrol yok gibi, belediye işletmeleri özel sektörle yarışıyor adeta. Oto parklar, kafeler, tuvaletler ateş pahası. İnşaat yasağını delen delene. Yeni kaymakamı henüz göremedik, belediye başkanı da kayıp gibi. Onca şikayete rağmen, Başkan Tamer Mandalinci çok suskun. Şikayetlere cevap, bazen whatsapp kanalıyla Muğla Belediye Başkanı Ahmet Aras’tan geliyor. Mandalinci bıkmış usanmış mı acaba? Eğer öyleyse bunun çeşitli sebepleri olmalı. Sebeplerin başında partiden ve güçlü kesimlerden gelen baskıların olduğu söyleniyor. Bir de mali sıkıntılar elbette…
Genç, idealist bir başkanı var Bodrum’un. Ama yığınla sorunun altından kalkacak güce ve tecrübeye sahip olmadığı gibi, kısıtlı imkanlarla çalışmaktan ve olmayacak sen-ben-bizim oğlan taleplerinden bunalmış durumda. Hangi yanlışı düzeltmeye kalksa, büyük bir tepki ile karşılaşıyor. Ankara’dan gelen emirlerle mi boğuşsun, yasaları sallamayan güçlü yatırımcılarla mı mücadele etsin, partiden gelen usulsüz taleplere mi karşı çıksın? Bu durumda kim olsa ne yapacağını şaşırır. Üstelik kendisine destek olacak ehliyetli ve liyakatli bir kadrosu da yoksa… Aylardır delik deşik olan Yahşi-Aspat yolu nihayet bitti. Açık kanallardan, hafriyat yığınlarından, çukurlardan, borulardan geçmek mümkün değildi. Sorumlusu belirsiz, herkes topu birbirinin üzerine atıyordu. Bu bölgede oturanlar, yaşayanlar ve turistler kalacakları yerlere binbir güçlükle ulaşıyorlardı. Bu arada susuzluk iyice zorluyor Bodrum’u. Bazı semtlere günlerce, saatlerce su verilemiyor. Elektrik de öyle, aşırı tüketim yüzünden trafolar patlıyor, sigortalar atıyor, şehrin bazı bölgeleri zaman zaman karanlıkta kalıyor.
200 bin kişiye zor yetecek altyapıdan yazları bir milyondan fazla nüfus yararlanmaya kalkarsa, olacağı budur işte. Çok yerde kanalizasyon yok, dereler kokuyor, fosseptik vidanjörleri pahalı ve yetersiz. Hangi bir derdini sayalım bu güzelim şehrin? Trafik rezalet, sürücüler çileden çıkıyor. 15 dakikalık yere bazen 1 veya 1,5 saatte ulaşamıyorsunuz. Minibüsler disiplinsiz ve çok pahalı. Motorsiklet işi bir türlü disipline edilemedi. Sadece otomobiller değil, yayalar da şikayetçi. Beton mikserleri, ağır yapı makinaları, hafriyat kamyonları inşaat yasağına rağmen arı gibi çalışıyor. Yolları da bozuyor bu araçlar. Kontrol mekanizması iflas etmiş durumda. Tonajlara, koca koca tırlara aldıran yok. Beton santrallerinin sayısı da artıyor, bazıları el değiştiriyor. Dağa taşa ev yapar, tüm tepeleri inşaatlarla doldurursanız, mevcut santraller beton yetiştiremez, sayıları da artar tabii. Bari inşaat yasağı döneminde tüm santralleri kapatsalar ya.. Ona da cesaret edemiyorlar işte.
Bodrum’un en güzel ve en değerli yerlerine arıtma tesisi yapıyorlar. Bitez’de yapılan da, İçmeler yoluna yapılan da, genel görüntüyü ve müthiş silüeti katlediyor. Bari doğru dürüst çalışsalar, o bile şüpheli. Kara trafiği rezalet ya, deniz trafiği ondan da beter hale geldi. Marinalar yetersiz, çok pahalı ve yenisi de yapılmıyor diye millet, teknesini denizin ortasında demirliyor. Ayrıca mavi yolculuğun koyları, ev gibi kullanılan ve yerinden kalkmayan teknelerle dolu. Karadaki kara mizahın beteri denizde var. Mavi kart uygulaması tam bir komedi. Binlerce teknenin suyunu iki-üç görevli tekne çeker gibi yapıyor, çektiğini limandaki iki küçük depoya veriyor, gerisini kanalizasyon yoluyla tekrar denize boşaltmak zorunda kalıyor. Dostlar alışverişte görsünler işte. Deposu boş tekneye yanaşıp, çeker gibi yapıp, tamam diye mavi kartı işleyenleri gördüm. Mavi kartı işletmeyene on binlerce lira ceza yazıyorlar. Öyle bir komedi ki, böylesi televizyondaki güldür güldür programını hazırlayanların bile aklına gelmez.
Bütün bu şikayetleri, eksik ve aksakları üst üste koyarsanız, Bodrum’un ve turizminin neden geriye gittiğini daha kolay anlarsınız. Acaba ayyuka çıkan şikayetleri çözmek mümkün değil mi? İktidarın CHP düşmanlığı devam ettiği sürece, büyük para isteyen altyapılar tamamlanamaz. Ama halkın yaşamını kolaylaştıracak, öfkesini yatıştıracak, paradan fazla akıl gerektiren pratik ve süratli önlemler alınabilir. Bunları birkaç defa yazdık, yine yazabiliriz. Yeter ki, Bodrum gibi çok önemli bir şehri yönetenler yetkilerini iyi kullansınlar, kararlı ve cesur davransınlar.