Kilo alma, kilo verememe günümüzde sık karşılaştığımız problemler. Bazen yediklerimize çok dikkat etsek de kilo veremiyor, hatta kilo almaya devam ediyoruz. Diyet ve egzersiz programları ile zor da olsa sonuç alsak bile maalesef verilen kilolar birkaç ay içinde fazlasıyla geri alınıyor. Peki neden kilo alıyor, vermekte zorlanıyoruz? Neden verilen kilolar geri alınıyor? Kalıcı kilo vermek imkansız mı?
Bütün bu soruların cevabı vücudun enerji metabolizmasını, neden yağ depoladığını anlamaktan geçiyor.
Hayatta kalabilmek için insanın enerji metabolizması belirli bir düzende çalışır. İhtiyaç fazlası yiyecek tüketildiğinde vücut fazla enerji girdisini ileride kullanmak üzere yağ olarak depolar ki, aç kaldığında depolanan yağları enerji ihtiyacı için kullanıp hayatta kalabilsin. Sistemin çalışmasını düzenleyen ana hormon insülin. Pankreasdan salgılanan insülin hücre içine girerek kan şekeri kontrolünü sağlar, enerji fazlasını yağ olarak depolar.
Günümüzde fazla kalori içeren glisemik indeksi yüksek gıdalarla besleniyoruz. Kahvaltı da bal, reçel, pekmez, simit, poğaça, börek, yemeklerde pilav, makarna, patates, ekmek, ayrıca tatlılar, şekerli içecekler, şekerli yiyecekler; yani fazla enerji alıyoruz. Fazla enerji alımı vücutta çok fazla insülin salınımına dolayısıyla yağ depolanmasına ve kilo alımına neden olur. Bu nedenle yediklerimize dikkat etmezsek kilo almamız normal.
Fakat insülin direnci gelişirse işler karışır. İnsülin direnci nedeniyle insülinin hücre içine girişi zorlaşır, şeker kontrolü için gereğinden çok fazla insülin salgılanır. Yediklerimiz normalden çok olmasa bile fazla insülin salınımına sebep olur. Sonuçta az yeseniz bile fazla insülin salınımı gereksiz yağ depolanmasına ve kilo alımına sebep olur. Zamanla insülin direnci artışına bağlı insülin salınımı o kadar yüksek boyutlara ulaşırki doğru dürüst bir şey yemeseniz bile kilo alırsınız, yani su içseniz yarar.
Kilo kontrolü için dikkat edilmesi gereken insülin seviyesini normal aralıkta tutmaktır. İnsülin salınımına yol açan glisemik indeksi gıdalardan kaçınmak, diyet yapmak başlangıçta çözüm olabilir. Fakat insülin direnci gelişirse insülin seviyesi normal aralıkta tutulamaz, artık diyetle yeterince kilo vermediğiniz gibi verdiklerinize hızla geri alırsınız.
Çözüm insülin direncini tedavi etmektir. Kalıcı kilo verme ancak böyle sağlanabilir.
İnsülin direnci sadece kilo problemine neden olmaz. Öncelikle şeker hastalığına yol açar. İnsülin direnci erken dönemde tedavi edilirse şeker hastalığı, Tip 2 DM gelişimi engellenebilir. İnsülin direnci nedeniyle fazla insülin salınımına bağlı aşırı yağ birikimi damarlarda tıkanmaya, iç organ yağlanmalarına ve savunma sisteminin uyarılması nedeniyle gereksiz sitokin salınımına da yol açar. Böylece kalp-damar sistemi hastalıkları, karaciğer yağlanması ve gereksiz sitokin salınımı sonucunda metenflamasyona sebebiyet vererek erken yaşlanma, hayat süresinin kısalmasına neden olup kanser oluşumunu tetikler.
İnsülin direnci tedavisinde diyet ve egzersiz başlangıçta çözüm gibi görünse bile direnç ilerledikçe fazla insülin salınımına bağlı şeker düşmesi, hipoglisemi atakları sık yaşanır. Diyete uyum bozulur.
İnsülin direnci tedavisinde ilaç tedavisi önemli. Özellikle son yıllarda bulunan yeni ilaçlarla insülin direnci kısa sürede tedavi edilebiliyor. Kalıcı olarak kilo vermek mümkün olabiliyor.
www.diyabettetedavi.com
Uzman Dr. Mehmet Demircioğlu , Acıbadem Bodrum Diyabet Polikliniği