Bodrum’u sevenler bu yörenin sorunlarını konuşmaktan, çözüm üretmekten vazgeçemez.
Ama galiba Bodrum’a gelmek üzere yola çıkılırken, özgürlük damarlara işlemiş olarak geliniyor. Özgürlük denen şey ne acaba? Biz biliyor muyuz özgürlüğün ne olduğunu…
Koltuğunu güneşe çevirip birinin yolunu mu kapatmak? Başkalarının denize ulaşmasına izin vermemek, ya da maddi zahmetle alınan o güzelim şezlongları denizin içine mi sürüklemek?
Arabalarımızı kaldırımlara çıkarıp yayaların geçmesini engellemek mi?
Engelliler için yerleştirilmiş sarı taşları arabamızın ağırlığı ile paramparça mı etmek?
İstediğimiz yere park ederek başkasına yaşam şansı bırakmamak mı özgürlük?
Deniz motorlarını plajın ortasına kadar getirmek mi özgürlük?
Kim bu insanlar? Bütün bunların özgürlük olduğunu sananlar. Ben değilim, siz de değilsiniz, o zaman kim bunlar?
Çocuğumuza hayvan sevgisi aşılayacağım diye köpeği kediyi alıp birkaç ay evimizin köşesinde hazır mamalarla besleyip tam giderken sokağın ortasına bırakabilmek mi özgürlük…
Bence hiçbiri değil. Böyle insanların içinde Bodrum sevgisi de olamaz.
*
Otoparkın bitişinde, sokağın ortasına arabasını park eden birini görünce tekrar bunlar beynimin içinde dönmeye başladı. Hiçbir ülkede köşelere dönüş noktalarına araba park edilmez. Tehlikelidir. Yasak olmalıdır, köşeler yasak bölge olarak işaretlenmelidir.
Sokağın ortasına çöp tenekesini çekip arabasını tam köşeye park eden araç sahibi dönecek olan araçlara bariyer oluşturarak yanlış yere park ettiği aracını çöp kovasıyla koruyordu. Kocaman kovayı arabasına yakın bir yere yerleştirmişti. İşin en acı yanı da otoparkın bomboş olması. Oraya aracını koymak istememişti. Otopark parasını ödemek istemediği için böyle bir yöntem geliştirmişti. Haklı hiçbir yanı yoktu. Tam caddenin ortasında önüne çöp kovası çıkan araçlar ne olduğunu anlayamıyorlardı.
*
Bodrum gibi trafik problemi yaşayan beldelerde, birçok otopark; ücretsiz ya da ücretsize yakın bir fiyatta olmalı. Herkes düşünmeden o otoparklara park edebilmeli. Yoksa açılan otoparklar boş caddeler peş peşe dizilmiş arabalarla dolacak.
Bir meydanda üç dört mağaza açılıyor. Müşterileri arka arkaya geliyor, bu işyerleri için tek bir otopark yok. İşyerleri açılırken müşterilerinin nereye park edeceği belirlenmediği süre içinde biz trafikte çağdaşlığı yakalayamayız. O işyerleri beraberce müşterek park alanları bulmalı, gerekirse kiralamalı ancak açılışlarını o zaman yapabilmeliler. Her iş yeri için birkaç arabalık yerler belirlenmeli. Sahillerde yüzlerce şezlong atılmış, hiçbirinin otoparkları yok. Bu sorun çözülmeden işyerleri açılmaya devam edilirse, keşmekeşlik devam edecektir. Otopark sorunu da ancak belediyelerin işyerleri ile yapacağı anlaşmalarla projelerle çözülür. Okul bahçeleri, cepler, boş arsalar tespit edilerek yapılabilir. Yeni bir bina dikmek ancak bir otoparkı da belirlemekle mümkün olmalı. Yollar darsa, tek taraflı kaldırımlarla yollar geniş tutulmalı. Arabalar için cep imkanları yaratılmalı. Bazı yollar kapatılarak araç girişlerine imkan verilmemeli.
Yazılarınızı dikkatle takip ediyorum. Saygılar.
Çok doğru tespitler Filiz hanım. Başkalarının hayatlarını kisitlamaya kimsenin hakki yok.
Cok doğru Sayın Tosyalı.
Keşke insanlarımiz biraz daha duyarlı olabilseler,..
Amaa değişen hiç bir sey yokk.
Giitikçe daha duyarsız, daha saygısızz , daha boş verici oldukkk..
Yazarimiz cok hakli..bunlari yapanlara para cezasi verilsin..veya yeterli otoparklar yapilsin..park ve bahceler yapilsin..deniz kenarlari.icin de cozumler iletilsin ..sezlonklara belli bir yer yapilsin..
Filiz hanım elinize sağlık ne güzel tespitler yapmışsınız güzelim Bodrum böyle mi olmalı? Gerçekten üzücü.
Tek solukta okudum Okurken ne kadar doğru diye diye okudum. Heyecanla okudum . Sanki hemen uygulanacak gibi sevindim . Bu sesleri lütfen Belediye başkanlarımız
görsün ve duysun ve hatta uygulansın ben bir vatandaş olarak çok mutlu olurum .
Sevgili Filiz Tosyalı yüreğinize sağlık
Lütfen sizler gibi kalemi kuvvetli ve gerekli kalemler çoğalsın
Derin tecrübesini aktardığı için Filiz hocaya teşekkürler.
Sizi büyük bir heyecan ve dikkatle okuyorum. Saygılar.