Kara günlerin en karasındayız dediğimiz günün ertesinde, daha da karasını yaşadığımız şu son birkaç yılın felaketler zincirinde son halkayı da yaşadık. Tüm güneydoğu hattındaki coğrafyayı yıkıp geçen depremin sonuçları, tüm ülkemizi ve hatta dünya ülkelerini derinden etkiledi.
Depremin olağan süreci tamamlanıp, devamla neden -sonuç ilişkilerinin kurulduğu ve bunların neticelerinin yaşanacağı günlere de elbette geleceğiz, o günleri de birlikte yaşayacağız.
Zira, 1999 depreminden sonra tamamen yenilenen Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılması gereken binaların, hangi binalara belli teknik özelliklere sahip olmayıp da, sahipmişçesine, yapı ruhsatı düzenlendiği, bu ruhsatların düzenlenebilmesi için yine Deprem Yönetmeliği ile hayatımıza giren yapı denetim firmalarının raporlarının gerçeğe uygunluğu, görevini kötüye kullanarak Türk Ceza Kanunu kapsamında, kimlerin rüşvet, irtikap, evrakta sahtecilik gibi beyaz yaka suçlarına karıştığının araştırılacağı ve yargılamalarının yapılacağı günler de gelecektir. Bu günleri, özellikle uygunsuz yapılarda yakınlarını kaybedenler ise ayrıca iple çekecektir. İşte tam da bu noktada, geçmişten ders alınmadığının ispatı niteliğindeki bu kayıp tablosu ile orantılı cezalar çerçevesinde hesaplaşılmazsa, işte o zaman toplumun adalet duygusu geri dönüşü olmayacak şekilde, zedelenir. Bu yüzden, imar suçlarını kapsayan, bir özel cezai düzenleme gerekmektedir. Yargının affedici yüzünden farklı bir yüzle ve caydırıcılık unsuru taşıyacak şekilde, cezai müeyyidelerin düzenlenmesi artık bir zorunluluktur. Çünkü genel cezalandırma sistemimizin affediciliği nedeniyle, caydırıcılıktan uzak olduğu artık herkesin bildiği bir durum.
Bu kişilerin, devletin affedici yüzü ile değil, soğuk yüzü ile karşılaşmaları gerekir. Karşılaşmalılardır ki, artık bir caydırıcılığı olsun. Yoksa, hiçbirimiz elimizdeki yapı ruhsatları ile güvende olamayacağız. Gerçekliği olmayan mış gibi düzenlenmiş yapı ruhsatlarıyla, bir sonraki depremde aynı senaryoyu yaşamaya mecbur kalırız.
Bu konuda Türkiye Barolar Birliği’nin önderliğinde, EYT lobisini aratmayacak bir lobi çalışması başlatılması ve hükümetin diğer torba kanunlardaki eli çabukluğu ile imar suçları ile ilgili hesaplaşmaların orantılı cezalandırılabilmesi için, özel kanun düzenlemesi yapılmasını bekliyoruz.