
Bir uyuşmazlık çözüm yolu olarak arabuluculuk ülkemiz mevzuatına gireli sekiz yıl, işçi ve işveren uyuşmazlıkları ile ticari uyuşmazlıklarda dava yoluna gitmeden önce başvurulması zorunlu olarak uygulamaya gireli iki yıl oldu.
Bu süre içerisinde, arabuluculuk dernekleri, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı ve diğer ilgili tüm devlet kurumları ile arabulucular olarak, ticaret ve çalışma dünyasına, arabuluculuğun ne kadar verimli ve tercih edilesi bir yol olduğunu, anlatmaya çalıştık. Çünkü, davalardaki zaman ve enerji kaybının yanında; davaların yargılama gideri olarak adlandırılan harç, gider avansı, ve keşif ücretlerinin oldukça yüksek bedeller olduğu göz önünde bulundurulduğunda, arabuluculuk kurumunun maddi külfetlerinin ne kadar minimal kaldığı yıllar içerisinde öne çıktı. Özellikle, sözleşmeler imzalanırken, mahkeme yargılamasına gitmeden önce, arabuluculuk kurumundan faydalanılması şartının bir hüküm olarak sözleşmelere eklenilmesi gerektiğinin altını çizdik, yazdık, söyledik. Bu güne kadar bu kurumun anlatılması için harcanan emeğin belki yarısı kadar bir ilerleme kaydettik. Ancak görünen o ki, önümüzdeki günlerde, arabuluculuk yeni dönemin uyuşmazlık çözüm yıldızı olacak. Çünkü yargılamaya verilen ara, açılma sonrası mahkemelerin mevcut iş yükünün üzerine ara verilen dönemde yüklenecek yeni bir iş yükü, yargılamaların sonucunda alınacak mahkeme kararlarının uygulanmasındaki gecikme ile piyasanın güncel sıkıntılı durumu gibi denklemin diğer parçalarını da eklediğimizde, yargılamanın ticari hayatın ve çalışma hayatının dertlerine çare olmakta zorlanacağı çok belli. Uyuşmazlığa düşen tarafları tatmin etmekten uzak olacağı da açıkça görülüyor.
İnsanoğlunun doğası gereği bilinmeyenden, yeni olandan korkmak ve bildiği kadarı kendisine yarar sağlamıyorken bile o alanı, konfor alanı zannedip o alanda kalma dürtüsü, insanın en büyük handikaplarından birisi. Bu günlerde popüler olan bir doktor var, insan beyninin çalışma prensipleri ile ilgili bilgiler veriyor. Bu konuyu anlatırken; ‘Adama burası daha rahat gel diyorsun, adam burası iyi diyor’ ifadesi ile insanın mevcut durumunu mantık dışı şekilde kabullenişini, çok güzel özetliyor.
Arabuluculukta da öyle; davadan kısa, ucuz ve zahmetsiz diyorsun, hakim veya hakem değil, taraflar kendi kendileri hakkında kendileri karar veriyorlar ve menaat dengesini kendileri belirliyorlar, bilmediğin mevzuatla bağlı değilsin, içerik ve süreç esnek diyorsun ancak ne ile karşılacağını bilmediğinden, işverenler ve tacirler hep çekinik kalıyor(du). Şimdi Corona’dan dolayı hiçbir şey eskisi gibi olmayacak deniliyor her yerde; ben de burada yazmış olayım, artık uzunluğu ve pahalılığı nedeniyle dava süreçleri değil alternatif çözüm yollarından olan arabuluculuk, parlayan yıldız olacaktır.
Corona virüs salgını nedeniyle uyuşmazlıkların mahkemeler nezdinde çözümlenmeye çalışılması; hakim, mübaşir, yazıcı, avukatlar ve vatandaşın fiziken bir araya gelmesi sağlık açısından da tehlikeli olduğundan ve bunların tersine arabuluculuğun dijital yollarla da yapılabilmesi halihazırda mümkün olduğundan, vakit -nakit denkleminde de daha verimli olduğundan; Corona günlerinden sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gibi, uyuşmazlıkların da arabuluculuk eliyle çözümlenmesinin tercih edileceğini düşünüyorum.
Yani uyuşmazlık çözümü yolunda, arabuluculuk, Corona sonrası yeni normal adayı.