Çek bir kambiyo senedi olarak, ticari hayatta para gibi, kimin elinden çıktığı yani kim tarafından düzenlendiği önemli olmadan, elinde bulunduranın güvenle tahsil işlemi yapabileceği bir araç olarak, Ticaret Kanunu’muzda düzenlenmiştir.
Aslında tüm uluslararası ticari hayatta böyle düzenlenmiştir de, bizde diğer ticari hukuk sistemlerinde olmayan vadeli ekonominin bir mirası olarak ortaya çıkmış olan, vadeli çek vardır. Vadeli çekin, hukuki bakış açısı ile çok olumsuz etkisi olduğunu düşünüyorum ama piyasa ekonomisine faydalı olduğu kanısı ile bir şekilde vadeli çekin yolundan gidiliyor. Bu yazımda, bir kambiyo senedi niteliğinde ve bir ödeme aracı olan çekin, vadeli olmasının neden hukuken olumsuz etkisi olduğunu ve bu olumsuz etkinin Corona’dan kaynaklı ekonomik sıkıntıda, nasıl yansıyacağını değerlendirmeye çalışacağım.
Corona salgın hastalığından önceki dönemde yapılan bir satışın veya bir hizmet alımının karşılığının, vadeli çek ile avans olarak ödendiğini varsaydığımız muhtemel bir senaryoda, ekonomik sıkıntının sonradan ortaya çıkması ve bundan dolayı çekin karşılıksız kalması ihtimalinde, tedbir paketlerinde post-corona dönemindeki çeklerin karşılıksız çek suçuna etkisi olmayacağı, icra takibine konu edilmesinin, 15 Haziran 2020 sonrası için mümkün olduğu da gözönünde tutulunca, çekin ödenmemesi sonucunda sorun yaşamamak için nasıl bir yola gitmek gerektiğini irdeleyelim.
Diyelim ki, bir iş karşılığında vadeli ödeme olarak bir çek düzenlendi ama değişen koşullarda bu işin salgın hastalık nedeniyle gerçekleşmeyeceği veya ekonomik sıkıntının doğması nedeniyle, vadeli olarak düzenlenen çekin yeni durumda zamanında ödenemeyeceği ortaya çıktı. Ödeme güçlüğüne düşüldüğü bir durumda, çek düzenlenirken hangi işe yönelik olarak hangi işin karşılığında avans olarak ödeme niteliğinde düzenlenmiş olduğu bir sözleşme, bir protokol gibi yazılı bir belgeye bağlı değilse, ödenmemesi sözkonusu olmaz. Çekin belirli bir hukuki nedenle avans niteliğinde ödeme hükmünde düzenlendiğinin ispat edilmesi gerekir. Aksi halde, çekin gününde ödenmesi gerekmektedir. Ya da, iş yapılamamış, hizmet alınmamış olsa dahi, çek ödenmediğinde karşılıksız ibaresi ile gerekli işlemleri yapılır. Durumun vehameti bu noktada iken, bir çok çek düzenleyicisi tarafından iş yapılmadığında, çekin ödenmemesi için haklı bir neden oluşacakmış hissi var. Ancak, bu hissin maalesef karşılığı yok. Çünkü ticari hayatta, para gibi kimin elinden çıktığı ve hangi nedenle düzenlendiği önemli olmaksızın piyasada dolaşması gereken çek, düzenlenme sebebini açıklayıcı hiç bir yazılı belgeye dayanmıyorsa, gününde ödenmek zorundadır. Çek karşılıksız ise, hem icra takibine hem de ceza davasına konu olma riski altındadır. Burada, çekin iptal olan bir iş için veya alınmamış bir hizmet için, avans niteliğinde bir ödeme olarak düzenlendiğini iddia eden kişi, iddiasını yazılı delil ile ispat etmekle yükümlüdür.
Bu noktada, Corona salgın hastalığı nedeniyle gerçekleşemeyecek işler ve alınmamış bir hizmet, mevcut olsa da, çekin ödenmemesi amacıyla ifa güçlüğünün öne sürülebilmesi için, çekin hangi hukuki nedenle düzenlendiğinin sözleşmesel bir belge ile ispat edilebilmelidir.
İşte bu Corona virüsünden dolayı içine düşülen sıkıntılı durumda, çekin ödenmemesi için, çekin hangi iş için düzenlendiğinin sözleşmesel bir belge ile ispat edilmesi, tek imkandır. Yoksa çekin ödenmesi zorunludur veya karşılıksız ibaresi ile hukuki ve cezai olarak işlem görmeye mahkumdur.
Bu noktada da şu sonuç doğar ki, çek düzenlenmesini bir sözleşmeye bağlamış olmakla, çek, kendi vasfından çıkartılıp, şartlı ödemeye tabi olur . Bu durum ise, onu para gibi piyasada dolaşması gereken güvenli bir ödeme aracı olmaktan çıkartır. Bu yüzden çekin hukuki niteliğinin uluslararası standartlara uyumlandırılması; ticari hayatın hukuki güvenliğini netleştirecektir, diye düşünüyorum.