Corona virüs nedenli olarak sıkıntıya giren küresel ekonominin ticari hayattaki etkilerini hep birlikte yaşıyoruz. Bir sure daha yaşamaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
Bu eknomik sıkıntıların şirketlerin ve işletmelerin münferit durumlarından değil de, küresel ekonomik krizden kaynaklı olması yani tüm ticari aktörleri olumsuz etkilemesi nedeniyle, mücbir sebep konusu gündeme geldi. Hem ticari sözleşmelerde, hem de ödemelerin yapılamamasından kaynaklı olarak, yapma veya ödeme yükümlülüğü olan taraflar, mücbir sebep savı ile yükümlülüklerini erteleme ile bir çıkış yolları aramaya giriştiler. Hukuki bir terim olarak kullanılan mücbir sebep istem dışında oluşan, önüne geçilmesi elde olmayan durum olarak değerlendirilir. Mücbir sebep, taraflarca önüne geçilmesi mümkün olmayan bir durumdur.
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ticari hayatın temelini oluşturan çek hakkında önemli kararlar verildi. Corona virusü salgın hastalığından kaynaklanan tedbirlerden dolayı, çeklerde ibraz süreleri tedbirlerin kaldırılmasından sonraki sürece ertelendi. Yani çek, bu süreçte ibraz süresinde sunulmamış olsa dahi, tedbirlerin ortadan kaldırılmasından makul süre sonra ibraz için bankaya ibraz edilirse, çekle ilgili işlemler gerçekleştirilecektir. Normal şartlarda, biliyorsunuz, ibraz süresi geçen bir çekin bankaya sunulması ve tahsili ile karşıksızdır ibaresi yazılması mümkün olmamaktaydı.
Diğer yandan, bir büyük tekstil firmasının çeklerinin karşılığının çıkmaması ve çeklerinin karşılıksızdır ibaresi yazılması üzerine, şirketin cumhurbaşkanlığı kararnamesi gereği çeklere karşılıksız çek ibaresinin yerine mücbir sebep şerhinin de düşülmesini ve karşılıksız çek siciline mücbir sebep şerhinin düşülmesini talep ettiğini öğrendik, ancak bu noktada banka nasıl bir işlem yaptı sonucu bilmiyoruz. Çünkü kararnamedeki karar ile, aslen kredi ödemelerinin aksaması halinde, bu aksamaya mücbir sebep ibaresinin düşülmesi ve dolayısıyla da kredi borçlusunun kredi sicilini olumsuz etkilememesi amaçlanmıştır. Kararname aslen karşılıksız çekleri kapsamamaktadır.
Tekstil firmasının büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, diğer kobi ve küçük işletmelerin çekten kaynaklı olarak bu süreçte ciddi şekilde sıkıntı yaşayacaklarını da bu gelişmeden öngörebiliyoruz.
Çek, aslen bir kambiyo senedi olarak, düzenlendiği andan itibaren para gibi piyasada güvenle dolaşması amaçlanan bir değerli kağıttır. Yani, hangi nedenle ve kim tarafından düzenlendiği önem taşımaz. Bunun ticaret hukukundaki karşılığı sebepten mücerret olmaktır. Çek sebepten mücerret olarak, her kimin elinde ise, para gibi güvenle kullanabilmelidir. Bu nedenle de, doğası gereği vadesidir. En azından uluslararası ticarette vadesizdir. Ancak ülkemiz ticari hayatının vadeli ekonomisine uydurularak, çek ülkemizde diğer ülkelerden farklı olarak vadeli olarak kullanılmaktadır. Bu durum, ticari hayatı kolaylaştırıyor gibi görünse de, aynı zamanda, ekonomik düzeni zorlaştırmaktadır. Bu çeşit bir vadeli ekonomik düzeni, yurtdışı tacirler anlamlandıramamaktadır ve uluslararası ticarette de ayrı bir zorluk ve güvensizlik yaratmaktadır. Ancak, uzun yıllardır bu şekilde devam eden vadeli ekonomik düzenin, yakın zamanda değiştirilebilmesi pek mümkün görünmüyor.
En yakın örnek olarak, karşılığı çıkmayan çekleri düzenleyen anılı tekstil firması, çeklerin düzenlendiği tarihteki ekonomik şartlar ve öngörülerle bu çeklerin vadelerini ve bedellerini belirlemiştir. Ancak vade dediğimiz zamansal düzlemde, akışlarda çok büyük değişimler olabildiğini de hep birlikte yaşadık. İşte vadeli ekonomi ve vadeli çekin öngörülemezliğinin sonuçlarını, bu tekstil şirketi gibi birçok kobi ve küçük işletme de kaçınılmaz şekilde yaşayacak. Bu noktada, vadeli çekin corona ile büyük bir sınav vereceğini de hep birlikte izleyeceğiz.