
Covid 19 Pandemi döneminde ticari işletmelerin zor döneme girmesiyle ; tüm işletmeciler, bir çare ve finansal akışlarını destekleyecek bir yol aramaya çalıştılar.
Artık Post- Corona dönemine girdik. Pandeminin ortaya çıkarttığı ekonomik çöküş, alacak tahsili olanaklarının da, sorgulanmasına yol açtı. Yaklaşık bir yıl önce alacak sigortasının öneminden bahseden bir yazı yazmış ve hatta bir sosyal medya mecrasındaki hukuk programımızda da; bir sigorta acentesi temsilcisini programa konuk ederek; bu konunun ticari işletmeler açısından ne denli önemli olduğuna dair çeşitli açıklamalar yapmıştık. Tam da pandemi döneminde, alacak sigortasının önemi ortaya çıktı. Alacakların hukuki yollarla tahsilinin, piyasanın zincirleme sıkışıklık yaşadığı dönemlerde; likide dönüştürülebilmesi anlamında piyasanın normal akışında olduğu dönemlere kıyasla; çok daha zor olduğu bilinen bir gerçek. Bu gerçeğe uygun olarak, yasal süreçlere girilmeksizin, alacakların tahsil edilebilmesi için alacak sigortasının oldukça iyi bir alternatif olduğunu, geçen seneki program yayınımızda da söylemiştik.
Pandeminin başında; işletmelerin zarar kontrolü yapabilmeleri için, dolaplarından, klasörlerinden çeşitli sigorta poliçeleri çıkartıldı ve bu sigorta poliçelerindeki klozlarda pandeminin yarattığı ticari zararlara ilişkin bir giderim olanağı var mı diye kontrol edildi. Taraflar önceden imzalanmış sözleşmelerinde, kendi yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde mevcut poliçelerinin, kendilerine ne kadar fayda sağlayabileceğini gözden geçirdiler. Ancak çok olumlu bir tablo çıkmadı. Çünkü Türk hukuk mevzuatı, bugüne dek mücbir sebebi tanımı ve sonuçları bakımından düzenlemediğinden; mücbir sebep nedenli zarar giderimlerine ilişkin olarak mevcut sigorta poliçelerinden yeterli bir fayda sağlanamadı. Mücbir sebep, bugüne dek yüksek mahkeme içtihatları ve doktrin görüşleri ışığında, somut olaylara ilişkin tanımlanmış ve sonuçları hükme bağlanmış bir kurumdur. Dolayısıyla, bu sürpriz pandemiden kaynaklı mücbir sebep oluşumları için, hukuk dünyası ve zarar giderimine ilişkin hukuki belgeler de henüz olgunlaşmamıştı. Mücbir sebep, hukuk sistemimizde mevzuatsal olarak düzenlenmediğinden, tarafların sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getiremediklerinde, özelikle mücbir sebep nedenli olarak alacakların tahsilinde sorun olma ihmalinde, alacaklıyı mücbir nedenden koruyacak bir mevzuatsal koruma yöntemi bulunmamaktadır. Alacaklının; alacağını hukuki yollarla tahsili de uzun ve taşlı yollarla bezeli bir hukuksal süreçtir. İtirazlarla uzayan süreçlerde, alacaklının alacağına kavuşması; oldukça meşakatlidir. Alacak sigortası ise bu noktada, işletmelerin böyle bir süreçten kurtulması ve ileriye yönelik olarak işletmelerini korumaları için bir teminat olabilmektedir.
Bugüne dek, alacak sigortasının, herhangi bir işe yarayıp yaramadığı konusundaki şüpheler Covid -19 eliyle süpürülmüş oldu. Alacak sigortası poliçesi, alacakların tahsilinin çok zorlaştığı içinde bulunduğumuz süreç gibi süreçlerde; işletmecilerin kafasını rahatlatıcı bir alternatif olarak işletmeler tarafından değerlendirilebilir, nefes aldıran bir teminat kurumu olarak düşünülebilir.