Kulağımıza gelen haberlere göre Yarımada’da Bakanlık müfettişlerinin tespit ve talimatları doğrultusunda onlarca büyük projede kaçak yapılar tespit edilip mühürleniyormuş.
Bu gayet doğal ve olması gereken bir prosedür. Keşke hiç kaçak olmasa da herkes doyumsuz-sınırsız dünya hırsını ve gösteriş tutkusunu bir yana bırakıp biraz mütevazi ve hakkına düşen yasal çerçeveye razı olabilse…
Neyse, süreç devam ederken geçenlerde ibretlik, ilginç bir olay yaşanıyor. Bu çetrefilli olduğu kadar manidar ilişkiler yumağını anlayan varsa beri gelsin.
Olay şu şekilde cereyan ediyor. Gölköy’ de lüks bir sitede eşinin üzerine kayıtlı villası olan eski bir CHP milletvekili, imara aykırı kaçak yapıdan dolayı bir vatandaş tarafından Belediye’ye şikayet ediliyor. Belediye, iki ay geçmesine rağmen herhangi bir işlem yapmayınca, aynı şahıs Bodrum Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Savcılık da gereğini yerine getirmek adına, Recai Baş isimli Kadastro memurun yazılı görevlendirmeyle adı geçen villaya ölçüme gönderiyor.
Cesarete bakar mısınız..! Site görevlisi elinde kapı gibi görevlendirme yazısını gösterdiği halde, devletin memurunu siteye sokmuyor. Bu ne cüret? “Devleti hiçe sayma” anlamına gelen bu talimatı güvenlik görevlisi kimden alıyor?
Şikayete konu olan vatandaş kim olursa olsun, buraya kadarki gelişmelerin özeti şudur; “Ben Bakanlık Müfettişini de devletin savcısını da – memurunu da belediyesini de takmam. Burası kendi kurallarına göre yönetilen özerk bir Cumhuriyettir. Yani bunu mu demek istiyorsunuz? Ulan siz kimsiniz? Devlete kafa tutacak. Şu bilinsin ki adaletin kestiği parmak acımaz. Eğer devlet olmasa sen o lüks villada keyif çatamazsın.
Buraya kadar, hadi diyelim ki bilerek veya bilmeyerek bir densizlik yapılmış. Umarım savcılık da görevlendirdiği memurun işini yapmasına zor kullanarak engel olmaktan dolayı o kişi ve kişiler hakkında soruşturma açar.
İş bununla kalmıyor, daha vahimi de var. Yani turpun büyüğü heybede. Deveye sormuşlar; “Boynun neden eğri?” Deve de; “Nerem doğru ki!” demiş, türünden dudak uçuklatacak gelişmeye bakınız.
Normalde bundan sonra olması gereken; kaçak yapısı olan kişinin suçu sabit ise mahkemede yargılanır, para cezası kesilir ve villasının kaçak bölümlerine yıkım kararı gelir. Hepsi bu. Normal vatandaşa uygulanan yasal prosedür budur.
Anlaşılan o ki, her yerde; belediyede, iktidarda, muhalefette eli olan mezkur vatandaş için süreç başka türlü işliyor.
Savcılık görevlendirmesiyle siteden içeri alınmayan ve bunu tutanak ile savcılığa bildiren (ki bunu yapmak zorunda, değilse görevi ihmal ve istismardan hakkında soruşturma açılır.) Devletin zavallı memuru aynı gün geçici görevle Denizli’ye gönderiliyor. Bu gidişle doğu illerine sürgün tayini çıkarsa da sürpriz olmaz.
Çok acı değil mi? Görevini yapan memura sürgün cezası, suç işleyen kalantora koruma kalkanı.
İktidarın İl ve İlçe Başkanlarının, milletvekillerinin, ilgili bakanlıkların ve Bodrum Belediyesi’nin bu gelişmelerden haberleri var mıdır, merak ediyorum.
Dilim varmıyor ama galiba “tuz kokmuş.” Umarım birileri (ilgili ve yetkili) beni tuzun kokmadığına ikna eder.
Her şeye rağmen her şey güzel olsun, doğrular yaşasın, eğriler düzelsin.
Hoşça kalın.