Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yaklaştıkça adayların çalışmaları ve halk ziyaretleri yoğunlaştı. Sosyal medya faaliyetlerine gelince tam bir rezalet; kalite sıfır, insani değerler ve vicdan ayaklar altında.
Evrensel bir etik kural vardır; EMPATİ. Türkçesi sana yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına da yapmayacaksın. Sosyal medyada, çoğunlukla “bot” hesaplarla yürütülen kirli propaganda kol geziyor.
İngilizce robotun kısaltılmışı olan bot yani gerçek bir sosyal medya hesabı gibi görünen ama bir algoritma (önceden tanımlanmış ve tasarlanmış, sonu belirlenmiş işlemler tarafından yürütülen sosyal medya hesapları) seçimin nezaketine, kalitesine, siyasetin ve siyasetçinin güvenilirliğine gölge düşürüyor. İşin siyasi sonuçları bir yana, düpedüz kul hakkına giriliyor. BOT hesap yalanlanıncaya kadar atı alan üsküdarı geçiyor. Ancak hiçbir seküler ve teolojik etik değerle bağdaşmayan bu kirli kampanya siyasete ve siyasetçiye gölge düşürüyor. Yani bot hesaplar bu kadar tehlikeli ve kirli bir mecra.
Kısa yoldan bir empati yapalım. Bize veya size birileri hırsız, ırz düşmanı, vatan haini, sahtekar, dolandırıcı… dese nasıl bir tepki verirsiniz? Bu iftiralar karşısında şahsımızın ve ailemizin psikolojisi alt-üst olmaz mı? Hatta sokağa bile çıkamaz hale gelmez miyiz? Sen yalanlayıncaya, iftiralara cevap verinceye kadar zaten damgayı yemiş, seçim atı da Üsküdar’ı da geçmiş oluyor.
Her iki ittifak grubu için söylüyorum. Lütfen aslı astarı olmayan, teyit edilmemiş üfürükten paylaşımları yaymayın, suça ortak olmayın. Zira iftiraya başvuran, kendi acizliğini ve kalitesizliğini tescillemiş olur.
Üstelik insanlar tabii ki farklı düşünecek, farklı siyasi partilere oy verecek. Tahammül ve tolerans demokratik olgunluğun ve hoşgörünün nedeni insan olmanın bir gereğidir.
Demokrasilerde tek tip insan olamaz, o ancak diktatörlük rejimlerinde olur. Başkasının düşünce ve yaşam tarzına hayat hakkı tanımayanların ön ve ruh sağlığını sorgulamak gerekir.
Şayet, kaliteli duruşuyla, olgun-ayağı yere basan gerçekçi projelerinizle, üslubunuzla, sevgi ve hoşgörünüzle karşınızdaki insanları ikna edemiyorsanız sorun sizde demektir. Kendi duruşunuzu ve beyninizi revize edeceğinize sizinle aynı siyasi çizgide olmayanlara ağız dolusu hakaretler savurmak, aşağılamak, ötekileştirmek, iftiralar atmak acizliğin, çaresizliğin daniskasıdır.
Aklıma takılan bir şey daha var. Hala anlamış değilim. A siyasi partisi, B siyasi partisinin liderine, yönetim kadrosuna ağır hakaretler yapar, edep sınırını aşan sözler sarf ederse, B partisine oy veren seçmenini de kırmış, incitmiş, küstürmüş hatta kutuplaştırmış olmaz mı? Tabii olur. Kim kendi liderine, oy verdiği partisine hakaret edilmesini ister ki?
A, B, C Partisi hiç fark etmez, ortaya söylüyorum. Tüm siyasi partiler iktidara gelmek, ülkeyi yönetmek için ve dahi her seçimde oyunu arttırmak için örgütlenir ve çalışırlar.
O halde şöyle bir düşünelim, bir daha empati yapalım; sizi inciten, kıran, hakaret eden, sizin görüşünüzü aşağılayan kişi veya partiye olası bir karar değişikliğinde oy verir misiniz? Normal koşullarda onurlu bir insan vermez. O zaman oylarınızı uzaylılarla mı arttıracaksınız?
Partiler bu yöntemlerle oylarını arttıramayacağına göre nasıl iktidarda kalır veya nasıl iktidar olur?
Bu durumda, düz mantıkla bile baktığımızda siyasetçilerin takındıkları sert ve hakaretamiz üslup, yaydıkları gerçek dışı iftiralar aslında bumerang gibi dönüp kendilerine zarar verecek. Ah! Bunu bir anlayabilseler… Ah! Seçimlerimizi ağız tadıyla, demokrasi şöleni gibi dostça kardeşçe yapabilsek keşke.
Aman dikkat!!! Seçimler gelir geçer ama insanlık bakidir. Dostluklarımızı, arkadaşlıklarımızı bir seçim için bozuk para gibi harcamayalım. Keskin sirke küpüne zarar verir. Hele Bodrum’un hoşgörü ve demokrasi iklimini zehirleme hakkını kimseye vermeyelim.
Özellikle seçim sürecinde daha hassas, daha nazik ve daha toleranslı olalım. İnandığım Yüce Allah dileseydi, herkesi tek tip, tek ırktan, tek ideolojiden; inanıştan, tek siyasi kültürden yaratır, işi Adem’de bitirirdi. Demek ki dünya düzeninin devamı için farklılıkta hikmet var. Yaradılışımızı hoş görelim Yaradan’dan ötürü.
Hoşça kalın
Dostsuz kalmayın.