Pandemi sürecinde 2,5 yıl içine kapanan Batı, Rusya ve Arap dünyası ilk fırsatta tatile çıktı. Bu da en çok Türkiye’nin işine yaradı. Bodrum özelinde düşünürsek kruvaziyer gemilerinin biri gitti, biri geldi. Tüm yarımada esnafı ve turizmciler rahat bir nefes aldı, geçmiş yaralarını sardı, birikmiş kiralarını ödediler. Sonuçta sezonun sonuna doğru herkesin yüzü güldü. Böylece hayırlısıyla sezonu mutlu bir şekilde kapatacağız derken, Türkiye’nin önüne altın tepside bir fırsat daha geldi.
Hani, yıllardır bıkmadan her fırsatta dile getirmeye çalıştığımız “kış turizmi” ve “alternatif turizm” kapımıza dayandı. Değerlendirebilecek miyiz, geri mi tepeceğiz zaman gösterecek.
Malum Ukrayna-Rusya savaşından sonra Batı öncelikli bir enerji ve gıda krizi patladı. Çünkü Putin kendine ambargo uygulayan Avrupa ülkelerinden intikam almak veya onları hizaya getirmek için enerji silahını kullandı ve vanaları kapattı. Bu demektir ki, Avrupa’da bu kış yaşam zorlaşacak, sanayi durma noktasına gelecek; evler, işyerleri ısıtılamayacak.
Özellikle emekliler için tek çare kışı Türkiye’de geçirmek. Niçin Türkiye?
Çünkü bir kişinin Avrupa ülkelerinde günde üç öğün yemeği, ısınma giderleri, sağlık giderleri vs. Türkiye’de her şey dahil konaklama ücretinden daha pahalıya gelecek. Üstelik kış boyu üşümemiş olacak. Avrupa bu hesabı çoktan yaptı bile.
Peki, ne yapmalıyız? Çalışkan ve idealist kaymakamımız var. Mülki amir olarak Bilgehan Bayer’in öncülüğünde başta turizm acenteleri ve tesisler olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar acilen toplanıp bir strateji oluşturmakla işe başlanabilir.
Öncelikle çıkacak yol haritasına göre, şimdiden Avrupa turizm piyasasına yönelik reklamlar başlatılabilir. Sosyal medya aracılığı ile tanıtımlar yapılabilir. Avrupa basını ile Bodrum’da tatil ikramı adı altında toplantılar yapıp Avrupa’da gündem oluşturulabilir.
Özellikle sektörü iyi bilen turizm bakanımız öncülüğünde Avrupa’da kış turizmi için fuarlar tertip edilebilir. Ancak tek endişem var, bu iş için yarın bile geç olabilir. Bu kırk yılda bir kapımızı çalan altın bir fırsattır. Topyekün bir seferberlikle Bodrum’un bu yeni konsepte ayak uyduracağına inanıyorum. Yeter ki, liderlikte ve organizasyonda hata yapılmasın.
Buradan vakıflarımıza, derneklerimize, STK’larımıza, ilgili resmi ve özel kurumlarımıza sesleniyorum; Lütfen en kısa zamanda bir araya geliniz ve durumu Bakanlıkla da görüşerek hemen tanıtıma geçiniz. Bu arada oteller de kendilerini hazırlamak için zaman kazanmış olurlar.
Yıllarca sağlık turizmi, termal turizm, spor turizmi, üçüncü yaş turizmi dedik, tarih turizmi dedik… dedik de dedik… Ama kimse kılını bile kıpırdatmadı, proje üretilmedi, bol bol konut üreterek Bodrum’u mega toplu konut şehri yaptık. Nereden nereye? Biz tarihiyle, doğasıyla, deniziyle korunmuş, geleceği olan bir turizm beldesi önerirken, birileri malı götürmüş, güzelim Bodrum inşaat ve konut cenneti oluvermiş. Bu cinayete ortak olanlar, tarih önünde er geç hesap vermeye hazır olsunlar.
Olan olmuş bir kere,” dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Bu son fasıldır, ey ömrüm, nasıl geçersen geç” diyemeyiz. Zararın neresinden dönülse kardır.
O nedenle Avrupa’nın bu kış yaşayacağı enerji krizine Bodrum penceresinden baktığımda dövizlerin havada uçuştuğunu görür gibi oluyorum.
Ancak Bodrum olarak, öncü olmazsak o uçuşan dövizler balon olur gider. Biz de avucumuzu yalarız; beklentilerimizi, sonu gelmeyen baharlara saklarız.
Tekrar ediyorum; “Bodrum Kış Turizmi Koordinasyon Toplantısı” acilen yapılmalıdır.
Eğer, bu fırsat değerlendirilemezse sorumluları kamuoyuna hesap vermeye şimdiden hazır olsun. Bu işin peşini bırakmayacağım.